7) LUT KAVMİNİN YOK
OLUŞU
Araf 80- Lut’u da (peygamber olarak) gönderdik. Kavmine
dedi ki: Sizden önce âlemlerden hiç birinin yapmadığı fuhşu mu yapıyorsunuz?
81- Çünkü siz kadınları bırakıp da şehvetle
erkeklere gidiyorsunuz. Belki de siz haddi aşan
bir kavimsiniz. 82-
Kavminin cevabı: Onları (Lut’u ve taraftarlarını)
kentinizden çıkarın, çünkü onlar, fazla temizlenen insanlarmış!
demelerinden başka bir şey olmadı. 83- Biz
de onu ve ailesini kurtardık, yalnız karısı(nı kurtarmadık) çünkü o, geride
kalanlardan oldu. 84-
Ve üzerlerine bir (azap) yağmuru yağdırdık.
Bak ki günahkârların sonu nasıl oldu!
Hud 81- Melekler dediler: Ey Lut! Şundan
emin ol ki, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla zarar veremezler. Sen,
gecenin bir kısmı olunca ailenle birlikte hemen buradan çık git.
İçinizden hiç kimse geri kalmasın, eşin başka.
Çünkü ona da onlara gelecek olan musibet gelecektir. Haberin olsun,
helâk zamanları sabah vaktidir. Zaten sabah yakın değil mi?
82- Ne zaman ki, emrimiz geldi, o ülkenin
altını üstüne getirdik ve üzerlerine istif edilip pişirilmiş çamurdan taşlar
yağdırdık. 83-
Bu taşlar Rabbinin katında damgalanmışlardı.
Bunlar zalimlerden uzak şeyler değildir.
Hicr 61- Melek olan elçiler, Lut kavmine
gelince, 62- Lut dedi ki:
Doğrusu siz ürkülecek bir kavimsiniz.
63- Elçiler dediler ki: Bilakis biz sana
onların şüphe ettiği azabı getirdik. 64-
Sana gerçeği getirdik; biz elbette doğru söylüyoruz.
65- Gecenin bir bölümünde aileni yola çıkar,
sen de arkalarından yürü ve sizden kimse ardına bakmasın; istenen yere gidin.
66- Biz, Lut’a şu kesin emri vahyettik:
Bu kâfirler sabaha çıkarken muhakkak kökleri
kesilmiş olacaktır.
Hicr 72- Resulüm! Ömrüne yemin olsun ki
gerçekten onlar, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.
73- Güneş
doğarken o korkunç çığlık onları yakaladı.
74-
Biz, onların şehirlerinin üstünü altına geçirdik ve
üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.
75- Gerçekten bunda,
düşünen keskin anlayışlılar için ibretler vardır.
76- Hem o Lut kavminin bulunduğu şehir
harabesi bir yol üzerinde bulunmaktadır. 77-
Şüphesiz ki, bunda
iman edenler için bir ibret vardır.
Enbiya 74- Biz Lut’a da
bir hüküm, bir ilim verdik. Onu çirkin işler işleyen kasabadan
kurtardık. Doğrusu onlar kötü, fasık bir kavimdi. 75-
Onu ise rahmetimizin içine aldık. Çünkü o
salihlerdendi.
Şuara 171- Ancak (geride) bir yaşlı kadın
kaldı. 172- Sonra geridekilerin hepsini
helak ettik. 173- Ve
üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki,
(uyarılanların) o yağmuru ne kötü bir yağmurdu!
174- Şüphesiz bunda bir ayet (alınacak bir
ders) vardır.
Ama çokları iman etmiş değillerdir. 175-
Ve şüphesiz Rabbin, işte O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
Zariyat 35- Nihayet biz müminlerden orada
bulunan kimseleri çıkardık. 36- Fakat
biz orada müslümanlardan bir ev halkından başka
kimseyi de bulamadık. 37- Biz
orada acı bir azaptan korkan kimseler için bir ibret nişanesi bıraktık.
Necm 53- Altı üstüne getirilmiş şehirleri
devirip yıktı. 54-
Onları neler kapladı neler!
Kamer 33- Lut kavmi de uyarıları yalanladı.
34- Biz de
onların üzerlerine (taşlar savuran) bir fırtına gönderdik. Yalnız Lut
ailesini seher vakti kurtardık, 35-
Katımızdan bir nimet olarak. Biz şükredeni böyle mükâfatlandırırız.
36- (Lut), onları bizim yakalamamıza karşı
uyarmıştı. Fakat ikazlara karşı kuşku duydular,
37- Onun konuklarından murat almaya
kalkıştılar. Biz de gözlerini siliverdik.
" Haydi, azabımı ve uyarılarımı tadın! " (dedik). 38-
Sabah erken, onları kararlı bir azap yakaladı.
39- " Azabımı ve uyarılarımı tadın! "
(dedik).
1.
Ürdün’de Suriye ve Irak arasında yaşadılar.
2.
Kadınları bırakıp erkeklere şehvetle yaklaştılar.
3.
Temiz kalan ve kötülüklere bulaşmayan erkekleri şehir dışına
sürgün ettiler.
4.
Kötü ve fasık olmayı tercih ederek günah sarhoşluğu ile
bocaladılar.
5.
Hz. Lut’a gelen elçilere bile sarkıntılık yapmak isteyince
önce gözleri kör edildi sonra şiddetli bir rüzgârla ateşli taşlar yağdırılarak
yerleri altüst oldu.
8) MEDYEN KAVMİNİN YOK
OLUŞU
Araf 85-
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik): Ey
kavmim, dedi, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka bir ilâhınız yoktur.
Size Rabbinizden açık bir delil geldi: Ölçüyü ve
tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin,
düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk
yapmayın; eğer inanan (insan)lar
iseniz, böylesi sizin için daha iyidir!
86- Tehdit ederek, inananları Allah
yolundan alıkoyarak ve o yolun eğriliğini arayarak öyle her yolun başında
oturmayın. Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı. Bakın ki
bozguncuların sonu nasıl olmuştur. 87-
Eğer içinizden bir grup benimle gönderilene inanır, bir grup da inanmazsa, Allah
aramızda hükmedinceye kadar sabredin. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.
88- Kavminden ileri gelen kibirliler dediler
ki: Ey Şuayb! Ya mutlaka seni ve seninle beraber
inananları kentimizden çıkarırız, ya da dinimize dönersiniz!
Dedi ki; İstemesek de mi (bizi yurdumuzdan çıkaracak veya dinimizden
döndüreceksiniz?) 89- (Andolsun ki), Allah
bizi ondan (kâfirlikten) kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize dönersek,
Allah'a karşı iftira etmiş oluruz. Rabbimiz Allah'ın dilemesi hali müstesna geri
dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır.
Biz sadece Allah'a dayanırız. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle
hükmet. Çünkü sen hükmedenlerin en hayırlısısın. 90-
Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: Eğer
Şuayb’a uyarsanız o takdirde siz mutlaka ziyana uğrarsınız.
91- Derken o
(müthiş) sarsıntı onları yakalayıverdi, yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.
92- Şuayb’ı yalanlayanlar, sanki
yurtlarında hiç şenlik tutmamış gibi oldular. Şuayb’ı yalanlayanlar var ya işte
ziyana uğrayanlar, onlar oldular. 93-
(Şuayb) onlardan öteye döndü de: Ey kavmim! dedi, ben size Rabbimin gönderdiği
gerçekleri duyurdum ve size öğüt verdim, artık kâfir bir kavme nasıl acırım?
Hud 94- Ne
zaman ki, emrimiz geldi, Şuayb ve beraberindeki müminler, tarafımızdan bir
rahmet sayesinde kurtuldular. Ve o zalimleri korkunç bir gürültü yakaladı da
oldukları yerde çöküp kaldılar. 95-
Sanki orada hiç güzel gün görmemişlerdi.
Dikkat edin, Semud kavmi nasıl helâk olup gittiyse
Medyen de öyle yok olup gitti.
Şuara 189-
Hülasa, onu
yalancı saydılar da kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi.
O cidden büyük bir günün azabı idi! 190-
Şüphesiz bunda bir ayet (alınacak bir ders) vardır. Ama çokları iman etmiş
değillerdir. 191- Ve şüphesiz Rabbin, işte
O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
Ankebut 36-
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik ve Şuayb: Ey kavmim! Allah'a kulluk
edin, ahiret gününe ümit bağlayın, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık
çıkarmayın! dedi. 37- Fakat onu
yalancılıkla itham ettiler. Derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve
yurtlarında diz üstü çöke kaldılar. 38- Ad
ve Semud'u da (helak ediverdik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği)
oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır.
Şeytan, onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı.
Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar. 39-
Karun'u, Firavun'u ve Hâmân'ı da (helak ettik).
Andolsun ki, Musa onlara apaçık deliller getirmişti de
onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı.
Hâlbuki (azabımızı aşıp ) geçebilecek değillerdi. 40-
Nitekim onlardan her birini günahları sebebiyle suçüstü yakaladık:
Kiminin üzerine taşlar savuran rüzgârlar gönderdik,
kimini korkunç bir ses yakaladı,
kimini yerin dibine geçirdik,
kimini de suda boğduk. Allah
onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine yazık ediyorlardı.
Kuzey Arabistan ile Güney Filistin arasında kızıl
deniz ve Akabe körfez kıyılarında yaşadılar. Dürüstlük ve doğruluk prensiplerine
uyarsak mahvoluruz diyen şirkin sahtekârlığın ve zulmün egemen olduğu bir
kavimdi.
1.
Şuayip peygamber Allah’a kulluk edin, ölçü ve tartıda dürüst
olun, insan ve eşyanın değerini düşürtmeyin, başka ilaha tapmayın deyince
2.
Çaresi yok ya çıkıp gidersiniz ya da putlarımıza taparsınız
diyerek tehdit ettiler. Ve gazaba uğradılar.
9) MUSA A.S ÜMMETİNDEN
KARUN’UN YOK OLUŞU
Kasas 76-
Karun, Musa'nın kavminden idi de, onlara karşı
azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını
güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona demişti ki: Şımarma! Bil ki
Allah şımarıkları sevmez. 77- Allah'ın
sana verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu gözet, ama dünyadan
da nasibini unutma! Allah'ın sana ihsan ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik
et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.
78- Karun
ise: O (servet) bana ancak kendimdeki bilgi sayesinde verildi, demiştir.
Bilmiyor muydu ki Allah, kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan
daha çok taraftarı olan kimseleri helak etmişti. Günahkârlardan günahları
sorulmaz (Allah onların hepsini bilir). 79-
Derken Karun, ihtişam içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını
arzulayanlar, " Keşke Karun'a verilenin benzeri bizim de olsaydı. Hakikat şu ki
o, çok büyük devlet sahibidir " dediler. 80-
Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, şöyle dediler: Yazıklar olsun size! İman
edip iyi işler yapanlara göre Allah'ın mükâfatı daha üstündür. Ona da ancak
sabredenler kavuşabilir. 81-
Derken biz onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik.
Artık Allah'a karşı kendisine yardım edecek
taraftarları olmadığı gibi, o, kendini savunup kurtarabilecek kimselerden de
değildi. 82- Daha dün onun
yerinde olmayı isteyenler de: Demek ki Allah kullarından dilediğine rızkı çok
da, az da verir. Şayet Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin
dibine geçirirdi. Demek ki inkârcılar iflah olmazmış" demeye başladılar.
1.
Allah’ın sana verdiği gibi sen de insanlara ver, ahiret
yurdunu ara dünyadan da nasibini kesme denince
2.
Bu serveti Allah vermedi ben bilgim sayesinde elde ettim dedi
3.
Azgınlaştı, toplumun huzuruna hep gurur ve kibirle çıktı.
Kendi ve sarayı da yerin dibine geçti.
10) SEBE KAVMİNİN YOK OLUŞU
Sebe 15-
Andolsun ki Sebe' kavmi için oturdukları yerde bir ibret vardı: Sağ ve soldan
iki bahçe! (onlara): Rabbinizin rızkından yiyin de O'na şükredin, ne güzel bir
belde ve çok bağışlayıcı bir Rab! (denildi). 16-
Fakat onlar (şükürden yüz çevirdiler) bakmadılar.
Biz de üzerlerine Arim selini salıverdik ve o
güzelim iki bahçelerini buruk yemişli, ılgınlık ve içinde biraz da sidir ağacı
bulunan iki harap bahçeye çevirdik. 17-
Bunu onlara nankörlüklerinin cezası yaptık ve biz hep böyle çok nankör olanları
cezalandırırız. 18- Biz onlarla o bereket verdiğimiz memleketler arasında, sırt
sırta şehirler meydana getirmiştik. Ve onlar da muntazam gidiş geliş düzenledik.
(Onlara): Buralarda gecelerce ve gündüzlerce emniyet içinde gezip yürüyün
(dedik). 19- Buna karşı onlar: Ey Rabbimiz! Seferlerimizin arasını
uzaklaştır, dediler ve nefislerine zulmettiler.
Biz de onları efsanelere çevirdik ve tamamen didik didik dağıttık.
Şüphesiz ki bunda çok şükredecek her sabırlı için elbette ibretler vardır.
20- Yine yemin ederim ki, İblis
onlar hakkındaki zannını hakikaten doğru buldu da içlerinde müminlerden ibaret
bir gruptan başkası ona uydular.
1.
Asil yurtları Yemen olup Suriye’ye kadar uzanmışlardır. Davut
ve Süleyman peygamber zamanında iyice güçlendiler.
2.
Bolluğa rağmen şükretmediler tam aksine nankörlük yaptılar.
3.
Allah arim selini üzerlerine göndererek tüm bağ ve bahçelerini
harap etti.
11) ANTAKYA KAVMİNİN YOK OLUŞLARI
Yasin 28-
Biz arkasından kavminin üzerine bir ordu indirmedik, indirecek de değildik. 29-
Sadece bir gürültü oldu, onlar da hemen sönüverdiler.
30- Yazıklar olsun o kullara ki kendilerine
gelen her bir peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.
Gelen elçilere inanan ve insanlara inanmalarını
tavsiye eden Habibi Neccarı öldürünler bir sayha (şiddetli ses gürültüsü) ile
yok oldular.
12) TUBBA KAVMİNİN YOK
OLUŞU
Duhan 37-
Onlar mı daha hayırlıdır, yoksa Tubba kavmi ile onlardan öncekiler mi?
Biz onların hepsini de helak ettik.
Çünkü onlar suçluydular.
Kaf 14-
Eyke halkı ve Tubbâ kavmi de, bunların hepsi
peygamberleri yalanladılar da
(onlara) azabım hak oldu.
Yemende Peygamberlerini yalanlayarak suç işlediler
ve yok oldular.
13) UHDUD KAVMİNİN YOK
OLUŞU
Buruc 4-
Kahroldu o hendeğin sahipleri, 5- O çıralı
ateşin, 6-
Hani o ateşin başına oturmuşlar, 7-
Müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
8-
Müminlere kızmalarının sebebi de, onların yalnız çok güçlü ve övgüye lâyık olan
Allah'a iman etmeleri idi. 9- O
Allah ki, göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur ve Allah her şeye şahittir.
10- İnanan erkek ve kadınlara işkence yapıp
sonra da tevbe etmeyenlere cehennem azabı ve yangın azabı vardır.
Yahudi hükümdarı Zunüvas Necranı ele geçirerek Hz.
İsaya inanan müminleri yahudileştirmek ister. Karşı gelenlerden büyük çukurlar
kazdırarak yirmi bin kişiyi yaktırır. İnanları yakarak seyrederken kendileri de
kazdıkları ateş çukurlarına düşerek yok oldular.
14) FİL ASHABININ YOK
OLUŞU
Fil 1-
Görmedin mi Rabbin fil sahiplerine ne yaptı? 2-
Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı? 3-
Üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi.
4- Onlara
çamurdan sertleşmiş taşlar atıyorlardı. 5-
Ve onları, yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı.
İnsanları Yemen’de yaptırdığı büyük mabede çekmek
için Kabe’yi yıkmaya gelen Ebrehe ve fil ordusu kuşların attığı pişirilmiş
(magma) taşları ile yenik ekin haline geldiler.
15) MEKKE
MÜŞRİKLERİNİN YOK OLUŞU
Meryem 81-
Onlar, kendilerine kuvvet ve şeref kazandırsın diye,
Allah’tan başka ilâh edindiler. 82-
Hayır, (zannettikleri gibi değil) tapındıkları ilâhlar onların ibadetlerini
inkâr edecekler ve aleyhlerine dönüp düşman olacaklardır.
Hac 25-
Şüphesiz inkâr edenlere, Allah'ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için
eşit kılınan Mescid-i Haram'dan alıkoyanlara ve
orada zulümle yanlış yola saptırmak isteyene
can yakıcı bir azap tattırırız.
Fussilet 41-
Kur'an kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler,
mutlaka cezalarını çekeceklerdir.
O gerçekten çok değerli bir kitaptır.
Kaf 36- Ey
Muhammed! Biz onlardan önce kendilerinden daha
kuvvetli olan ve beldeleri delik deşik eden nice nesilleri helak ettik,
hiç kurtuluş var mı?
Kamer 44-
Yoksa biz birbirimize yardım eden bir topluluğuz mu diyorlar?
45- Her halde o
topluluk bozulacak ve geriye dönüp kaçacaklardır.
Kalem 10-
Şunların hiçbirine boyun eğme: Yemin edip duran aşağılık,
11- Daima kusur arayıp kınayan, hep lâf
götürüp getiren, 12- Hayra engel olan,
saldırgan, günahkâr, 13- Kaba ve haşin,
sonra da kötülükle damgalı, 14- Mal ve
oğulları var diye (böyle davranır). 15-
Kendisine ayetlerimiz okunduğunda “ eskilerin masalları
” der. 16-
Yakında biz onu hortumunun (burnunun) üzerinden
damgalayacağız.
Kalem 44-
Bu sözü yalanlayanı bana bırak. Onları
bilmedikleri yönden derece derece azaba yaklaştıracağız.
Mearic 41-
Onları, kendilerinden daha hayırlı olanlarla
değiştirebiliriz
ve bizim önümüze geçilmez.
Tarık 17-
Onun için sen kâfirlere mühlet ver, onlara az bir
zaman tanı.
Alak 9-10-
Namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü?
11- Gördün mü (ne dersin?), ya o (kul) doğru yolda olur,
12- Veya kötülüklerden sakınmayı emrederse?
13- Gördün mü, ya bu (adam, hakkı) yalanlar, yüz çevirirse,
14- O adam, Allah'ın kendini gördüğünü hiç
bilmiyor mu? 15-16- Hayır, hayır!
Eğer o, bu davranışından vazgeçmezse,
andolsun ki biz, onu perçeminden (kâkülünden), o
günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz.
17- O zaman o taraftarlarını yardıma
çağırsın. 18- Biz de Zebanileri
çağıracağız.
Tebbet 1-
Ebu Leheb'in elleri kurusun (yok olsun o), zaten yok oldu ya.
2- Ne malı ne
de kazandığı onu kurtaramadı. 3- (O),
alevli bir ateşe girecektir. 4- Karısı da
odun hamalı olarak (onunla beraber girecektir). 5-
Boynunda da hurma lifinden bir ip olacaktır.
Sad 3-
Kendilerinden önce nicelerini helak ettik. Onlar
çağrıştılar ama artık kurtuluş vakti değildi.
4-
İçlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamber geldiğine şaştılar da
kâfirler: Bu bir sihirbazdır, yalancıdır, dediler. 5-
İlâhları, bir tek ilâh mı kılmış? Bu gerçekten şaşılacak bir şey, çok tuhaf!
6- İçlerinden
ileri gelenler fırladılar ve dediler ki: İlâhlarınız
üzerinde sabır ve sebat edin. Bu, gerçekten arzu edilen bir murat!
7- Biz bunu başka
bir dinde işitmedik, bu mutlaka bir uydurmadır.
8- Kur'an aramızdan ona mı indirilmiş?"
dediler. Doğrusu onlar benim
Kur'an'ımdan bir kuşku içindeler. Ve doğrusu onlar henüz azabımı
tatmadılar. 9- Yoksa sana o Kur'an'ı veren
çok güçlü ve ihsan sahibi Rabbinin hazineleri
onların yanında mı? 10-
Yoksa bütün o göklerin, yerin ve aralarındakilerin
mülkü onların mı? Öyle ise bütün imkânlarını seferber ederek yükselsinler de
görelim! 11- Onlar burada çeşitli
partilerden (gruplardan) bozguna uğramış bir ordudur.
12- Onlardan önce
Nuh kavmi, Âd kavmi ve saltanat sahibi Firavun da yalanlamışlardı.
13- Semud kavmi,
Lut kavmi ve Eykeliler (Şuayb kavmi) de yalanlamışlardı. İşte o
çeşitli partiler bunlardır. 14-
Hepsi de gönderilen peygamberleri yalanladılar da
azabım böyle hak oldu.
Araf 2-
(Bu,) sana indirilen bir Kitap'tır. Onunla
(insanları) uyarman ve inananlara öğüt (vermen) hususunda göğsünde bir sıkıntı
olmasın. 3- (Ey
insanlar) Rabbinizden, size indirilene uyun ve O'ndan başka dostlara uymayın.
Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz! 4-
Nice kentler helak ettik. Gece yatarlarken yahut
gündüz uyurlarken, azabımız onlara geliverdi. 5-
Azabımız onlara geldiğinde
"Biz gerçekten zalimlermişiz!"
demelerinden başka yalvarışları kalmadı.
Not: Enbiya 107 / 330
- (Resulüm) biz seni ancak
âlemlere rahmet olarak gönderdik.
Bu ayetten dolayı diğer kavimler gibi gazap
olmadılar. Esas azapları ahirete bırakıldı.
1.
Büyük balığa benzetilen Kureyş kavmi tebliğe işkence ve
ambargo ile karşılık verdikçe inananlar arttı. Kendileri de yavaş yavaş biterken
azaba da yaklaştılar.
2.
Bedir yenilgileri ile gururları, malları, evlatları bitme
süreçlerini engelleyemedi.
3.
Özellikle Ebu Leheb üzüntüden pislik ve perişanlık içinde
öldü.
4.
Peygamberimizin Mekke fethi ile onların tüm putları yerle bir
oldu.