KONUYU OKU
DOSDOĞRU YOLUN İLKELERİ (FATİHA)
10- Bizi Gazaba Uğrayanların Yoluna Götürme 1

GAZABA UĞRAYANLARIN ÖZELLİKLERİ VE AKİBETLERİ

           

1) FİRAVUN VE TARAFTARLARININ YOK OLUŞU

 

Kasas 4- Firavun, (Mısır) toprağında gerçekten azmış, halkını parça parça etmişti. Onlardan bir zümreyi güçsüz buluyor, bunların oğullarını boğazlıyor, kızlarını ise sağ bırakıyordu. Belli ki o bozgunculardandı.

 

Şuara 29- Firavun (Hz. Musa’ya): Benden başkasını ilâh tutarsan, andolsun ki seni zindana kapatılmışlardan ederim, dedi.

 

Enfal 54- Tıpkı Firavun'un izinden gidenlerle onlardan öncekilerin gidişi gibi, Rablerinin ayetlerini yalanladılar. Biz de onları günahları yüzünden helâk ettik. Firavun ile arkasından gidenleri suda boğduk. Hepsi de zalim idiler.

 

Şuara 60- Derken (Firavun ve adamları) güneş doğmuştu ki, onların ardına düştüler. 61- İki topluluk birbirini görünce, Musa'nın adamları " Eyvah, yakalandık! ” dediler. 62- Musa: Hayır, aslâ! dedi, Rabbim şüphesiz benimledir, bana yolunu gösterecektir. 63- Bunun üzerine Musa'ya " Vur asan ile denize " diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dağ gibi oluverdi, 64- Ötekilerini de buraya yanaştırıvermiştik. 65- Musa ve beraberindekilerin hepsini kurtardık, 66- Sonra da ötekileri suda boğduk. 67- Şüphesiz bunda bir ayet (ibret) vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir. 68- Ve şüphesiz, işte o Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

 

Zuhruf 51- Firavun kavmine seslenerek dedi ki: Ey kavmim! Mısır hükümdarlığı ve altımdan akıp giden şu ırmaklar benim değil mi? Görmüyor musunuz? 52- Yoksa ben, nerede ise meramını anlatamayan şu zavallıdan daha hayırlı değil miyim? 53- Eğer O'nun dediği doğru ise üzerine altın bilezikler atılmalı veya kendisiyle beraber onu tasdik eden melekler gelmeli değil miydi? 54- Firavun kavmini küçümsedi. Onlar da O'na itaat ettiler. Çünkü onlar fâsık bir kavimdi. 55- Nihayet bizi gazaplandırdıkları zaman onlardan intikam aldık. Hepsini suda boğduk. 56- Onları sonradan gelecekler için ibret ve örnek kıldık.

 

Fecr 10- Kazıklar sahibi (güçlü, kuvvetli) Firavun'a? 11- Bunlar ülkelerde azmışlardı. 12- Oralarda çok bozgunculuk yapmışlardı. 13- Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı.

 

Araf 130- Gerçekten biz, Firavun sülâlesini, senelerce kıtlık ve gelir noksanlığı içinde tutup kıvrandırdık ki, düşünüp ibret alsınlar. 131- Fakat kendilerine iyilik geldiği zaman, işte bu bizim hakkımızdır, dediler, başlarına bir kötülük gelince de, işte bu Musa ile yanındakilerin uğursuzluğu yüzünden, dediler. İyi bilin ki, onların uğursuzluğu Allah katındandır. Lâkin çoğu bunu bilmezler. 132- Ve sen büyülemek için her ne mucize getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz, dediler. 133- Biz de kudretimizin ayrı ayrı alâmetleri olmak üzere başlarına tufan, çekirge, haşereler, kurbağalar ve kan gönderdik, yine inat edip direndiler ve çok mücrim (suçlu) bir kavim oldular. 134- Ne zaman ki, azap üzerlerine çöktü, dediler ki: Ey Musa! Bizim için Rabbine dua et, sana olan ahdi hürmetine eğer bizden bu azabı kaldırır uzaklaştırırsan, yemin olsun ki, sana kesinlikle iman edeceğiz. Ve İsrailoğullarını seninle birlikte göndereceğiz. 135- Ne zaman ki, belli bir süreye kadar onlardan azabı kaldırdık, derhal yeminlerini bozdular. 136- Biz de, ayetlerimizi inkâr ettikleri ve onlara kulak vermedikleri için kendilerinden intikam aldık da hepsini denizde boğduk.     137- Ve o hırpalanıp ezilmekte olan kavmi de yeryüzünün, bereketle donattığımız doğusuna ve batısına mirasçı yaptık ve böylece Rabbinin, İsrailoğullarına olan o güzel vaadi, sabırları yüzünden gerçekleşti. Biz de Firavun ile kavminin yapa geldikleri sanat eserlerini ve diktikleri binaları yerle bir ettik.

 

Kasas 38 - Firavun: Ey ileri gelenler! Sizin için benden başka bir ilâh tanımıyorum. Ey Hâmân, haydi benim için çamur üzerine ateş yak (ve tuğla imal et), bana bir kule yap ki, Musa'nın ilâhına çıkayım; ama sanıyorum, o mutlaka yalan söyleyenlerdendir, dedi. 39- O ve askerleri, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar. 40- Biz de onu ve askerlerini yakalayıp denize atıverdik. Bir bak, zalimlerin sonu nice oldu!

Yunus 90- Ve sonra İsrailoğullarını denizden aşırdık. Firavun, düşmanca saldırmak için derhal adamlarını ve askerlerini arkalarına düşürdü. Ta ki, suda boğulmaya başlayınca " İnandım, gerçekten de İsrailoğullarının iman ettiğinden başka tanrı yoktur. Ben de ona teslim olanlardanım " dedi. 91- Şimdi mi? Oysa bundan önce hep isyan etmiştin ve fesatçılardan idin.

 

Ankebut 39- Karun'u, Firavun'u ve Hâmân'ı da (helak ettik). Andolsun ki, Musa onlara apaçık deliller getirmişti de onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Hâlbuki (azabımızı aşıp ) geçebilecek değillerdi. 40- Nitekim onlardan her birini günahları sebebiyle suçüstü yakaladık: Kiminin üzerine taşlar savuran rüzgârlar gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine yazık ediyorlardı.

 

Duhan 22- Musa: Şüphesiz ki bunlar suçlu bir kavimdir, diyerek yardım etmesi için Rabbine yalvardı. 23- Allah buyurdu ki: Kullarımı geceleyin yürüt. Çünkü siz takip edileceksiniz. 24- Karşıya geçince denizi olduğu gibi açık bırak. Çünkü onlar suda boğulacak bir ordudur. 25- Onlar neler bırakmışlardı, ne bahçeler, ne pınarlar! 26- Ne ekinler, ne güzel kaynaklar, 27- Ve içinde eğlenip durdukları nice nimetler ve refah! 28- İşte böylece biz onları başka bir kavme miras bıraktık. 29- Gök ve yer onların üzerine ağlamadı. Onlara mühlet de verilmedi.

 

FİRAVUN (MİNEPTAH) VE TARAFTARLARI NİÇİN HELAK OLMUŞTUR?

SORUSUNA AYETLERLE CEVAPLAR

 

1.     Azmaları, zapt etmek ve sömürmek için halkı parça parça etmeleri, güçsüzleştirdikleri insanların erkek çocuklarını öldürerek iyice güçsüzleştirmeleri ve kız çocuklarını ise kendi eğlenceleri için sağ bırakmaları

2.     Kendisini ilahlaştırarak Hz. Musa’ya beni ilah tanımazsan seni zindana atarım diyerek tehdit etmesi

3.     Firavun ve taraftarlarının özellikle inananları işkence ile öldürmeleri ve halka zulmetmeleri

4.     Musa ve yanındaki inananları öldürmek için takip etmeleri

5.     Mısır topraklarına ve ırmağına kendisini hükümran görmesi

6.     Hz. Musa’yı ve halkı horlaması, Musa’yı küçük göstermeye çalışması

7.     Musa peygamber için mücevheratlarla süslü ve yanında kendisini tasdik eden melekler olmalı diyerek bozgunculuk yapması

8.     İyilik olursa hakkımız demeleri kötülük olursa Musa ve yanındakilerin uğursuzluğu demeleri

9.     Ne kadar Mucize getirsen de inanmayız demeleri

10.  Üzerlerine bir azap gelirse Musa dua et azap giderse iman edeceğiz İsrail oğullarını seninle göndereceğiz demelerine rağmen azap gidince sözlerini bozmaları

11.  Büyüklük taslayarak Musa’yı ve ilahını yalancı saymaları nedenleri ile gazaba uğramışlardır.

 

2) İSRAİLOĞULLARI VE YAHUDİLER

 

Bakara 55- Hani bir zamanlar " Ey Musa biz Allah'ı açıkça görmedikçe senin sözünle asla inanmayacağız " demiştiniz de bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı ve siz de bakakalmıştınız. 56- Sonra şükredesiniz diye sizi ölümünüzün ardından yeniden diriltmiştik. 57- Ve üstünüze o bulutu gölge yaptık ve size ihsan ettiğimiz hoş rızıklardan yiyin, diye üzerinize kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Onlar, bize zulmetmediler, lakin kendi nefislerine zulmediyorlardı. 58- Hani bir zamanlar " Şu şehre girin de onun nimetlerinden dilediğiniz şekilde bol bol yiyin ve kapıdan secde ederek girin ve "hıtta" (bizi bağışla!) deyin ki, size, hatalarınızı mağfiret ediverelim, iyilik yapanlara nimetlerimizi daha da arttıracağız" dedik. 59- Bunun üzerine o zulme devam edenler sözü değiştirdiler, onu kendilerine söylenildiğinden başka bir şekle soktular. Biz de kötülük yaptıkları için o zalimlere murdar bir azap indirdik. 60- Hani bir zamanlar Musa, kavmi için su istemişti, biz de "asanla taşa vur! " demiştik, bunun üzerine o taştan on iki pınar fışkırmıştı. Her kısım insan kendi su alacağı yeri bildi. Allah'ın rızkından yiyin ve için de bozgunculuk ve saldırganlık yaparak yeryüzünü fesada vermeyin. 61- Hani bir zamanlar, " Ey Musa, biz tek çeşit yemeğe asla katlanamayacağız, yeter artık bizim için Rabbine dua et de bize yerin yetiştirdiği şeylerden; sebzesinden, kabağından, sarımsağından, mercimeğinden ve soğanından çıkarsın " dediniz. O da size " O üstün olanı daha aşağı olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? Bir kasabaya konaklayın o vakit istediğiniz elbette olacaktır " dedi. Üzerlerine zillet ve meskenet damgası vuruldu ve nihayet Allah’tan bir gazaba uğradılar. Evet, öyle oldu, çünkü Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Evet, öyle oldu, çünkü isyana dalıyorlar ve aşırı gidiyorlardı. 62- Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sabiiler, bunlardan her kim Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve salih amel işlerse elbette Rableri katında bunların ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur, bunlar mahzun da olacak değillerdir. 63- Hani bir zamanlar sizden mîsak (sağlam bir söz) almıştık, Tur'u üstünüze kaldırıp demiştik ki; size verdiğimiz kitaba kuvvetle tutunun ve içindekilerden gafil olmayın, gerek ki, korunursunuz. 64- Sonra verdiğiniz sözün arkasından yüz çevirdiniz, eğer üzerinizde Allah'ın lütfü ve rahmeti olmasa idi herhalde zarara uğrayanlardan olurdunuz. 65- İçinizden cumartesi günü yasağını çiğneyenleri elbette bilirsiniz. İşte bundan dolayı onlara " sefil maymunlar olun! " dedik.

 

Bakara 93- Bir zamanlar size, " verdiğimiz kitaba kuvvetle sarılın ve onu dinleyin " diye Tur’u tepenize kaldırıp misakınızı aldık. (O yahudiler): Duyduk, dinledik, isyan ettik, dediler, kâfirlikleri yüzünden o danayı yüreklerinde besleyip büyüttüler. De ki: Eğer siz mümin kimseler iseniz, bu imanınız size ne çirkin şeyler emrediyor!

 

Nisa 155- Verdikleri sözden dönmeleri, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberlerini öldürmeleri ve " kalplerimiz kılıflıdır " demelerinden dolayı (başlarına türlü belalar verdik). Doğrusu Allah, inkârları sebebiyle onların kalplerini mühürlemiştir. Pek azı hariç onlar inanmazlar.

 

Maide 43- İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında dururken seni nasıl hakem yapıyorlar da ondan sonra da dönüveriyorlar? Onlar inanıcı değillerdir.

 

Maide 64- Yahudiler, " Allah'ın eli çok sıkıdır " dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Aksine Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına tâ kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.

 

Maide 78- İsrailoğullarından küfredenler, Davud ve Meryem'in oğlu İsa diliyle lanetlenmişlerdir. Bu, onların isyan etmeleri ve aşırı gitmeleri yüzündendi. 79- Onlar, yaptıkları kötülüklerden vazgeçmiyorlardı. Yaptıkları şey ne kötü idi.

 

Maide 82- İman edenlere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak yahudileri ve Allah'a ortak koşanları bulursun ve yine iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da " Biz hıristiyanlarız " diyenleri bulursun. Çünkü onların içlerinde keşişler ve rahipler vardır. Ve onlar büyüklük taslamazlar.

 

Araf 161- Ve o vakit onlara denilmişti ki; Şu şehre yerleşin ve orada dilediğiniz şeylerden yiyin, "hıtta" (günahlarımızı bağışla.) deyin ve secde ederek kapısından girin ki, suçlarınızı bağışlayalım. İyilere nimetlerimizi daha da arttıracağız. 162- İçlerinden bir kısım zalimler, sözü değiştirdiler, kendilerine söylenenden başka şekle soktular. Zulmü alışkanlık haline getirdikleri için biz de üzerlerine gökten azap yağdırdık. 163- Bir de onlara, o deniz kıyısındaki şehrin başına gelenleri sor. O sırada onlar cumartesi yasağına riayet etmiyorlardı. Cumartesi günü balıklar akın akın geliyorlardı, yasak olmadığı gün gelmiyorlardı. Yoldan çıkıp sapıklık yaptıkları için biz de onları işte böyle sınıyorduk. 164- İçlerinden bir topluluk, " Allah'ın helâk edeceği, ya da çetin bir azapla cezalandıracağı bir kavme ne diye nasihat ediyorsunuz " dediği vakit, o uyarıda bulunanlar dediler ki: Rabbiniz tarafından mazur görülmemiz için, bir de belki günahlardan sakınırlar diye 165- Onlar yapılan bunca nasihati unuttukları zaman, o kötülükten sakındıranları kurtardık, o zalimleri de fena hareketlerinden dolayı şiddetli bir azaba uğrattık. 166- Böylece onlar kibre kapılıp yasak kılınan şeylerden vazgeçmeyince, biz de onlara, hor ve zelil maymunlar olun, dedik.

 

Enfal 56- Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın halde her defasında antlaşmalarını bozarlar ve bundan hiç çekinmezler.

Tevbe 32- Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar, Allah da razı olmuyor. Fakat kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlamayı diliyor.

Mücadele 8- Görmedin mi şu adamları (münafıklarla yahudileri) ki gizli gizli konuşmaları yasaklandığı halde yine o yasaklanan işi yapıyorlar. Günah, düşmanlık ve Resule isyan hususunda gizli gizli konuşuyorlar. Onlar sana geldiklerinde seni, Allah'ın selamlamadığı bir tarzda selamlıyorlar. (Es-Selâmu Aleyk yerine, üzerine ölüm olsun manasına gelen Es Semü Aleyk diyorlar.) Kendi aralarında da “ Bu söylediklerimiz yüzünden Allah'ın bize azap etmesi gerekmez miydi? ” derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir, ne kötü gidilecek yerdir orası.

 

İSRAİLOĞULLARI VE YAHUDİLER NİÇİN GAZABA UĞRAMIŞLARDIR?

SORUSUNA AYETLERLE CEVAPLAR

 

1.     Allah’ı görmedikçe senin sözüne inanmayız demeleri

2.     Vahyi değiştirmeleri

3.     Tek çeşit yemeğe dayanamayız demeleri

4.     Verilen nimetlere karşı nankörlük yapmaları

5.     Ayetleri inkâr ederek peygamberlerini öldürmeleri

6.     İsyanda aşırı gitmeleri

7.     Sözlerine ve cumartesi yasağına uymamaları

8.     Dinledik isyan ettik demeleri

9.     Buzağı (put) sevgisini içselleştirmeleri

10.  Kalbimiz kılıflıdır hiçbir şeyi kabul etmez demeleri

11.  Yanlarındaki Tevrat’ın ve Hz. Peygamberimizin hakemliğini ret etmeleri

12.  Allah’ın eli bağlı, sıkı veya cimri demeleri

13.  Sürekli bozgunculuk için koşmaları

14.  Yaptıkları kötülükten vazgeçmeyişleri

15.  Müslümanlara düşmanlıkta aşırı gitmeleri

16.  Kibirlenerek yasakları çiğnemeleri

17.  Hiçbir antlaşmaya uymayışları

18.  İslam’ı söndürmeye çalışmaları

19.  Hz. Peygamberimize beddua ederek ölüm ve bela üzerine olsun diyerek selam vermeleri

 

3) NEMRUTUN YOK OLUŞU

 

Bakara 258- Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye, Rabbi hakkında İbrahim'le tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim, ona: Benim Rabbim odur ki, hem diriltir, hem öldürür, dediği zaman Ben de diriltir ve öldürürüm, demişti. İbrahim: Allah güneşi doğudan getiriyor, haydi sen onu batıdan getir! deyince o inkâr eden herif şaşırıp kaldı. Öyle ya, Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.

 

Ankebut 24- Kavminin (İbrahim'e) cevabı ise " Onu öldürün yahut yakın! " demelerinden ibaret oldu ama Allah onu ateşten kurtardı. Doğrusu bunda, iman eden bir kavim için ibretler vardır.  25- (İbrahim onlara) dedi ki: Siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü (geldiğinde) ise kiminiz kiminizi tanımayacak, kiminiz kiminizi lanetleyecektir. Varacağınız yer cehennemdir ve hiç yardımcınız da yoktur.

 

Enbiya 68- Onlar: Bir şey yapacaksanız, şunu yakın da tanrılarınıza yardım edin, dediler. 69- Biz: Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve zararsız ol, dedik. 70- Ona düzen kurmak istediler, fakat biz kendilerini daha fazla hüsrana uğrattık.

1.     Putlara tapmaları

2.     Hz. İbrahim ile tartışmaları

3.     Hz. İbrahim’i öldürmek için birleşmeleri ve tanrılarına yardım için Hz. İbrahim’i ateşe atmaları

4.     Bütün bu olaylar Nemrutun ( küçük bir sinekle ) gazabına sebep olmuştur

 

4) NUH KAVMİNİN YOK OLUŞU

 

Nuh 5- Nûh dedi ki: Ey Rabbim! Ben kavmimi gece gündüz davet ettim. 6- Fakat benim çağırmam, onların sadece kaçmalarını artırdı. 7- Ben onları senin bağışlaman için her davet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ısrar ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler.  8- Sonra ben onları açık açık çağırdım. 9- Sonra hem ilan ederek söyledim onlara, hem gizli gizli.

 

Nuh 21- Nûh dedi ki: Ey Rabbim! Onlar bana isyan ettiler; malı ve çocuğu hüsrandan başka bir şeyini artırmayan kimsenin ardına düştüler. 22- Büyük büyük tuzaklar kurdular. 23- Dediler ki: Sakın tanrılarınızı bırakmayın, ne Vedd'i, ne Suva'ı ve ne de Yeğus'u, Yeûk'u ve Nesr'i. 24- Çok kişiyi yoldan saptırdılar. Sen de o zalimlerin sadece şaşkınlıklarını artır. 25- Hatalarından dolayı boğuldular, ateşe sokuldular, kendilerine Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar. 26- Nuh dedi ki: Yeryüzünde kâfirlerden bir tek kişi bırakma. 27- Zira sen onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarırlar ve sadece ahlâksız ve kâfir çocuklar doğururlar.

 

Hud 40- Nihayet emrimiz geldiği ve tennur (tandır veya geminin kazanı) tutuşup parladığı zaman dedik ki: Erkeği ve dişisi olan her canlıdan ikişer tane, aleyhlerinde hüküm verilmiş olanların dışında, aileni ve iman etmiş olanları geminin içine yükle. Zaten beraberinde iman edenler çok az idi. 41- Nuh dedi ki: Allah'ın adıyla binin içine. Onun akışı da, duruşu da (O'nun adıyladır). Hiç şüphesiz Rabbim gerçekten çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir. 42- Gemi içindekilerle birlikte, dağlar gibi dalgalar arasında akıp gidiyordu. Nuh ayrı bir yere çekilmiş olan oğluna bağırdı: Yavrucuğum, gel, bizimle beraber bin! Kâfirlerle beraber olma! 43- O, dedi ki: Ben, beni sudan koruyacak bir dağa çıkacağım. Nuh da " Bu gün Allah'ın merhamet ettiğinden başkasını, Allah'ın bu emrinden koruyacak kimse yoktur. " dedi. Derken dalga aralarına giriverdi. O da boğulanlardan oldu. 44- Allah tarafından denildi ki: Ey yeryüzü suyunu yut! Ey gökyüzü sen de suyunu kes! ve sular çekildi. Emir yerine gelmiş oldu. Gemi de Cudi dağı üzerine oturdu. O zalim kavme böylece dünyadan uzak olun denildi. 45- Nuh Rabbine niyaz edip dedi ki: Ey Rabbim! Oğlum benim ehlimdendi senin vaadin de elbette haktır ve gerçektir. Ve sen hâkimler hâkimisin. 46- Allah: Ey Nuh! O kesinlikle senin ehlin (ailen)'den değildir. Çünkü o salih olmayan bir amelin sahibidir. Hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben, seni, cahillerden olmaktan sakındırırım. 47- Nuh: Ey Rabbim! Ben bilmediğim bir şeyi istemiş olmaktan dolayı sana sığınırım. Sen beni bağışlamazsan, bana merhamet etmezsen ben hüsrana uğrayanlardan olurum. 48- Ey Nuh! denildi, " Bizden bir selâm sana ve seninle birlikte olanlardan gelecek ümmetlere, kutluluk dileğiyle gemiden in. İlerde kendilerini birçok nimetten faydalandıracağımız, sonra da bu yüzden kendilerine tarafımızdan acıklı bir azap dokunacak nice ümmetler olacaktır."

1.     Hz. Adem’den bir zaman sonra Dicle ve Fırat bölgesinde yaşamış olan Hz. Nuh’un gece gündüz gizli ve açık tebliğine rağmen parmaklarını kulaklarına tıkamaları ve iman etmekten kaçınmaları

2.     Kibirlenerek elbiselerine bürünmeleri saptıranlara uyarak birbirlerine sakın putlarınızı bırakmayın demeleri sel felaketine sebep olmuştur.

 

5) AD KAVMİNİN YOK OLUŞU

 

Araf 70- Dediler ki: Yaaa, demek sen tek Allah'a kulluk edelim ve atalarımızın taptıklarını bırakalım diye mi (bize) geldin? Eğer doğrulardan isen bizi tehdit ettiğin (o azabı) bize getir! 71- (Hud) dedi ki: Artık size Rabbinizden bir azap ve bir hışım inmiştir. Haklarında Allah'ın hiç bir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı kuru isimler hususunda benimle tartışıyor musunuz? Bekleyin öyleyse, şüphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim! 72- Onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık ve ayetlerimizi yalanlayıp da iman etmeyenlerin kökünü kestik.

 

Hud 60- Hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde bir lânetle izlendiler. Bilin ki, Âd kavmi, gerçekten Rablerini inkâr ettiler. Yine bilin ki, Hud'un kavmi olan Âd, defolup gittiler.

 

Müminun 41- Nitekim Hak tarafından korkunç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen çepeçevre kuşattık. Zalimler topluluğunun canı cehenneme!

 

Ankebut 38- Ad ve Semud'u da (helak ediverdik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.

 

Fussilet 15- Ad kavmine gelince onlar yeryüzünde büyüklük tasladılar ve bizden daha kuvvetli kim vardır? dediler. Onlar kendilerini yaratan Allah'ın kendilerinden daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Onlar bizim ayetlerimizi bile bile inkâr ediyorlardı. 16- Bu yüzden biz de onlara dünya hayatında rezillik azabını tattırmak için o uğursuz günlerde dondurucu bir kasırga gönderdik. Ahiret azabı ise elbette daha çok rezil edicidir. Onlara yardım da edilmeyecektir.

 

Ahkaf 24- O azabı, vadilerine doğru yayılan bir bulut halinde gördükleri zaman: Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur, dediler. Hud ise: O sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. O bir rüzgârdır ki, içerisinde acı bir azap vardır. 25- O rüzgâr, Rabbinin emri ile her şeyi yıkar mahveder, dedi. Nihayet helâk oldular ve evlerinden başka hiçbir şey görünmez oldu. İşte biz günahkâr kavmi böyle cezalandırırız. 26- Andolsun ki, biz onlara size vermediğimiz imkânlar vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri onlara hiçbir fayda sağlamadı. Çünkü onlar Allah'ın ayetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Alay etmekte oldukları şey de onları sarıp kuşattı.

 

Zariyat 41- Ad kavminin helâkinde de bir ibret vardır. Hani biz onların üzerine köklerini kesecek bir rüzgâr göndermiştik. 42- O rüzgâr üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül gibi dağıtıyordu.

 

Kamer 18- Âd (kavmi) da yalanladı, azabım ve uyarılarım nasıl oldu? 19- Biz onların üstüne, uğursuzluğu devam eden bir günde dondurucu bir rüzgâr gönderdik. 20- (O rüzgâr) insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu. 21- Nasılmış benim azabım ve uyarım?

 

Hakka 6- Ad kavmi ise gürültülü ve azgın bir fırtına ile yok edildiler. 7- Allah o fırtınayı üzerlerine yedi gece sekiz gündüz musallat etmişti. Öyle ki, o kavmi içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün. 8- Bak şimdi görebilir misin onlardan bir kalıntı?

 

Fecr 6- Görmedin mi Rabbin ne yaptı Ad kavmine? 7- Sütunlar sahibi İrem'e? 8- Ki ülkeler içinde onun benzeri yaratılmamıştı. 9- Vâdide kayaları yontan Semud kavmine? 10- Kazıklar sahibi (güçlü, kuvvetli) Firavun'a? 11- Bunlar ülkelerde azmışlardı. 12- Oralarda çok bozgunculuk yapmışlardı. 13- Bu yüzden Rabbin onların üstüne azap kamçısı yağdırdı.

1.     Arap yarım adasında ilk güçlü kavim olup Yemen ve Hadramut bölgesinde yaşamışlardır.

2.     Hz. Hud peygambere sen atalarımızın yolunu bırakalım diye mi geldin doğru isen tehdit ettiğin azabı getir demeleri

3.     Allah’ın kendilerinden kuvvetli olduklarını bile bile bizden kuvvetli yok diyerek büyüklük taslamaları ve bozgunculuk etmeleri

4.     Şiddetli bir rüzgarla boş hurma kütükleri gibi savruldular.

 

6) SEMUD KAVMİNİN YOK OLUŞU

 

Araf 73- Semud kavmine de kardeşleri Salih'i (gönderdik): Ey kavmim dedi, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka bir ilâhınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil geldi. İşte şu, Allah'ın devesi, size bir mucizedir; bırakın onu Allah'ın yeryüzünde yesin (içsin), sakın ona bir kötülük etmeyin, yoksa sizi acı bir azap yakalar. 74- Düşünün ki (Allah) Âd'dan sonra sizi hükümdarlar kıldı ve yeryüzünde sizi yerleştirdi, O'nun düzlüklerinde saraylar yapıyorsunuz, dağlarında evler yontuyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini hatırlayın da yeryüzünde fesatçılar olarak karışıklık çıkarmayın. 75- Kavminden büyüklük taslayan ileri gelenler, içlerinden zayıf görünen müminlere: Siz, Salih'in, gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz? (Onlar da): (Evet), doğrusu biz onunla gönderilene inananlarız! dediler. 76- Büyüklük taslayanlar: Biz, sizin inandığınızı inkâr edenleriz! dediler. 77- Derken dişi deveyi boğazladılar ve Rablerinin buyruğundan dışarı çıktılar.         " Ey Salih, eğer hakikaten elçilerdensen, bizi tehdit ettiğin (o azabı) bize getir! " dediler. 78- Bunun üzerine hemen onları, o sarsıntı yakaladı, yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.

 

Hud 66- Ne zaman ki, azap emrimiz geldi, Salih'i ve beraberindeki iman edenleri, tarafımızdan bir rahmet sayesinde kurtardık, üstelik o günün perişanlığından da kurtardık. Hiç şüphesiz Rabbin güçlüdür, mutlak üstündür. 67- O zalimleri, korkunç bir gürültü yakalayıverdi de oldukları yerde çöküp kaldılar. 68- Sanki orada güzel güzel yaşayıp durmamışlardı. Bak işte Semud kavmi, gerçekten de Rablerine küfretmişlerdi. Bak işte nasıl yok olup gittiler.

 

Hicr 80- Şüphesiz ki, Hicr halkı da peygamberleri yalanladılar. 81- Biz, onlara ayetlerimizi vermiştik de onlar, yüz çeviriyorlardı. 82- Onlar, dağlardan emniyetli emniyetli evler yontuyorlardı.    83- Onları da sabahleyin korkunç bir çığlık yakaladı. 84- Kazanmakta oldukları şeyler, onlardan hiçbir zararı savmadı.

 

Neml 49- Allah'a and içerek birbirlerine şöyle dediler: Gece ona ve ailesine baskın yapalım; sonra da velisine, “ Biz o ailenin yok edilişi sırasında orada değildik, inanın ki doğru söylüyoruz ” diyelim. 50- Onlar böyle bir tuzak kurdular, biz de kendileri farkında olmadan onların planlarını altüst ettik. 51- İşte bak! Tuzaklarının akıbeti nice oldu. Onları da, kavimlerini de toptan helak ettik.   52- İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Bilen bir kavim için elbette bunda bir ibret vardır.        53- İman edip Allah'a karşı gelmekten sakınanları da kurtardık.

 

Zariyat 43- Semud kavminin helâkinde de bir ibret vardır. Hani onlara: Belirli bir süreye kadar dünyadan yararlanıp, geçinin! denmişti. 44- Onlarsa Rablerinin emrine karşı büyüklük tasladılar. Bunun üzerine kendilerini, bakıp dururlarken yıldırım yakalayıp, çarptı. 45- Artık onlar, ne kendi kendilerine ayağa kalkabildiler, ne de yardım gördüler.

 

Kamer 23- Semud oğulları da o uyarıları yalanladılar. 24- Bizden bir insana mı uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık içine düşmüş oluruz, dediler. 25- Zikir, aramızdan ona mı bırakıldı? Hayır, o, yalancı, küstahın biridir, (dediler). 26- Yarın onlar, yalancı, küstahın kim olduğunu bilecekler. 27- Biz onlara, kendilerini imtihan etmek için dişi deveyi göndereceğiz. Onun için sen onları gözet ve sabırlı ol. 28- Onlara suyun aralarında paylaştırılacağını haber ver; her içene düşen miktar, hazır kılınmıştır. 29- Bunun üzerine arkadaşlarına bağırdılar. O da (bıçağı) çekerek (deveyi) kesti.    30- Ama azabım ve uyarılarım nasıl oldu. 31- Biz onların üzerine tek sayha (korkunç bir ses) gönderdik; ağılcının topladığı çalı çırpı kırıntıları gibi kırılıp dökülüverdiler.

 

Şems 14- Fakat onlar peygamberi yalanlayıp deveyi kestiler. Rableri de günahlarını başlarına geçiriverdi de orayı dümdüz etti. 15- Öyle ya, Allah bu işin sonundan korkacak değil ya.

1.     Medine’nin 180 km kuzeyinde verimli topraklara sahip bulunan Kura vadisinde ve Suriye yolu üzerinde yaşadılar.

2.     Salih peygamber Allah’a kulluk edin ondan başka ilah yoktur dediyse de inanmayanlar inananlara siz onun gönderildiğine inanıyor musunuz? Dediler. İnananlar da evet deyince inanmayanlar gururlanarak inkâr edenleriz dediler. İnsana mı uyacağız? Diyerek inananlara baskın yaptılar.

3.     Mucize olarak gönderilen deveyi kestiler.

4.     Gerçekten peygamber isen vaat ettiğin azabı getir dediler. Şiddetli bir sarsıntı ile çalı çırpı gibi kırıntı haline geldiler.