KONUYU OKU
ARAŞTIRMALAR (GÜNCEL KONULAR)
36- Anneler Günü Hatırasına

ANNELER GÜNÜ HATIRASINA

Aile içi ve akraba sorumlulukları

 

Ebeveynin Sorumluluğu

Tahrim 6- Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, iri gövdeli, haşin, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.

 

Hiçbir anne baba çocuğunu cehennem yolculuğuna terk edemez. İbadet ihmallerine göz yumarak eğer terk edebiliyorsa cehalet ve günahlar nedeniyle merhamet duygusu ölmektedir.

 

Nahl 90- Şüphesiz ki Allah, size adaleti, iyilik yapmayı ve yakınlara bakmayı emreder; hayâsızlıktan, fenalıktan ve azgınlıktan nehyeder. Öğüt almanız için size böyle öğüt verir.

 

Her müslüman adaletli olmaya, iyilik yapmaya ve yakınlarına yardımcı olmaya çalışmalı, hayâsızlığa ve azgınlığa karşı da mücadele etmelidir.

 

Ebeveynler sorumluluklarını yerine getirmezlerse bu gaflet acı günlerin habercisi demektir. Zira aşağıdaki ayete bakarsak:

 

Şura 45- Yine onları; aşağılıktan, başlarını öne eğmiş vaziyette ateşe sunulurlarken göz ucuyla gizli gizli bakarken görürsün. İnananlar da: İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır, derler. Bakın, gerçekten zalimler sürekli bir azap içindedirler.

 

Telafisi mümkün olmayan bu acılarla karşı karşıya gelmemek için şimdiden tedbir alınmalıdır.

 

 

Evlatların Sorumluluğu

 

Nisa 36- Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Sonra anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komşulara, yakın komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara, sahip olduğunuz kölelere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez.

 

Bu sayılanlara Allah için iyilik yapmalı ama hiç birinin sevgisini Allah ve Resulünün önüne geçirmemelidir.

 

Bakara 83- Hani bir vakitler İsrail oğulları’ndan şöylece misak (kesin bir söz) almıştık: Allah’tan başkasına tapmayacaksınız, ana-babaya iyilik, yakınlığı olanlara, öksüzlere, çaresizlere de iyilik yapacaksınız, insanlara güzellikle söz söyleyecek, namazı kılacak, zekâtı vereceksiniz. Sonra çok azınız müstesna olmak üzere sözünüzden döndünüz, hâlâ da dönüyorsunuz.

 

Hiçbir müslüman, şahadet getirdiği halde Yahudiler gibi sözünden dönmemelidir. Dönmek bir nevi neslinin de dönmesine öncülük yapmaktır.

 

Mademki inandık öyleyse sözünden dönenlere benzememeye çalışmalıyız.

 

Ankebut 8- Biz insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. O zaman, size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.

 

Şirke çağırması hariç ister inansın ister inanmasın ebeveyn ile makul olan her konuda en iyi şekilde geçineceğiz.

 

 

Ahkaf 15- Biz insana ana ve babasına iyilik yapmayı tavsiye ettik. Anası onu zahmetle karnında taşıdı ve zahmetle doğurdu. Onun ana karnında taşınması ile sütten kesilme süresi otuz aydır. Nihayet insan olgunluk çağına ulaşıp, kırk yaşına geldiğinde der ki: Ey Rabbim! Bana ve ana babama ihsan ettiğin nimetlerine şükretmemi ve senin hoşnut olacağın salih amel işlememi ilham et. Benim neslimden gelenleri de salih kimseler kıl. Doğrusu ben tevbe edip sana yöneldim ve ben gerçekten Müslümanlardanım.

 

Dikkat edersek insan, olgunlaştıkça ebeveyne saygısı artmaktadır.

 

Lokman 14- Gerçi biz insana, anasına ve babasına itaati de tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir. (Biz insana): Bana, anana ve babana şükret (itaat et) diye de tavsiye ettik. Dönüş, ancak banadır.

 

Paha biçilmez bir zahmetle büyütülen bir insan yalnız Allah’a kulluk yapmak ve hamd etmekle anlam kazanır yoksa dünyasını ucuzlatmış ahiretini de yakmış olur.

 

En’am 151- De ki: Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım; O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, sizin de onların da rızkını biz veriyoruz. Kötülüklerin açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. Haksız yere Allah'ın haram kıldığı cana kıymayın. Düşünesiniz diye Allah size bunları emretti.

 

İsra 23- Rabbin kesin olarak şunları emretti: Ancak kendisine ibadet edin, anne ve babaya iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara " öf " bile deme ve onları azarlama. İkisine de tatlı ve güzel söz söyle. 24- İkisine de acıyarak tevazu kanatlarını indir. Ve şöyle de: Ey Rabbim! Onların beni küçükken terbiye edip yetiştirdikleri gibi, sen de kendilerine merhamet et.

 

Anne veya babaya ulaşıp onların rızasını ve duasını alamamak, onların bu dünyadan kırgın olarak gitmesine sebep olmak, insan için büyük bir bedbahtlıktır.

 

Her ebeveyn hem görevini yapmalı, hem gelecek nesline hem de ecdadına duasını eksik etmemelidir.

 

İbrahim 40- Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazını dosdoğru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! Duamı kabul et! 41- Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba çekileceği günde beni, ana-babamı ve müminleri bağışla!

 

Her müslüman bu bilinçte yaşamalı ve bu duayı asla eksik etmemelidir.

 

Bu ayetin doğrultusunda biz müminler her namazda selamdan önce anne - baba ve müminlere dua ederken, Batı anlayışı ise senede bir günü anneler gününe, bir günü de babalar gününe ayırmaktadır.

 

Kur’an’da ve sünnette tekrar tekrar anne ve babaya iyilik, hürmet ve saygının emredilmesi konunun ne kadar çok önemli olduğuna bir işarettir.

 

ANNELER GÜNÜ

 

Anneler günü Amerika’nın Philadelphia Eyaletinde bir köyde Anna Jarvis 9 Mayıs 1906’ da annesini de kaybedip öksüz kalması ve bir yıl arkadaşlarının ilgisine rağmen annenin yerini hiçbir arkadaşın dolduramadığını anlar ve söyler. Annesinin ölüm yıl dönümünde arkadaşlarına “Senenin bir gününü annelerin fedakârlıkları ile ilgili anılara ayıralım” diyerek bunu belediye başkanlarına ve mahalli yazarlara bildirerek kampanya başlatır.

 

1908 yılında tüm Amerika’da kutlanmaya başlanır. Buradan da tüm dünyaya yayılır. Anna Jarvis 1948’ de öldüğü zaman 43 ülkede kutlanmıştır.

 

Türkiye de 1955’ de kutlanmaya başlanmıştır. İlk kutlamada Nene Hatun’un Erzurum Savunmasındaki kahramanlıklarının anısına yılın annesi seçilmiştir.

O günden beri anne sevgisi, anne yüreği, anne fedakârlıkları ve anneye karşı yapılması gereken görevler irdelenmektedir.

 

Genellikle anneler, bugünde bir buket çiçekle veya çeşitli hediyelerle ve elinin öpülmesi ile hatırlanmaktadır.

 

Hâlbuki anne iyi okunması ve anlaşılması gereken bir kitaptır, vatan gibi kutsal bir varlıktır, ailede ilk eğitimcidir, ailede dili ilk öğretendir, eşine ve çocuklarına adeta oksijen görevi yapandır, topluma uyumu başlatandır. Ayrıca insanlığı, arkadaşlığı, saygıyı, hoşgörüyü, sabrı vs. öğreten bir eğitimcidir.

 

Hiçbir süs, kadını anne sevgisi kadar güzelleştiremez.

 

Bir ulusun istikbali aslında annelerin elindedir. Zira dünyayı güneş, evi de anne aydınlatır.

 

Anne bir sanatçı ise eseri yavrusudur.

 

Anne erdemi ile yalnız evinin değil milletin annesi olmalıdır. Çünkü anne kalbi çocuğun okuludur.

 

Anne sevgisi karşılıksız bir sevgidir. Onun sevgisi denize benzer ki hiç bitmez. Kötülük görse bile kötülük gördüğü yavrusuna kötülüğü reva göremez.

 

Sorumluluklarını mecburen değil severek ve annelik görevi olarak yapar.

 

Annelik evladın zihninde bir sahne olarak ömür boyu yaşar.

 

Annelik hizmeti manevi bir aşk olayıdır.

 

Annelik sevgisi ruh sağlığı için bir ilaçtır. Bu yakınlığı hiçbir menfaatle değiştirmemelidir.

 

Annelik dürtüsü Allah’ın Rab ismi ve Rahman ve Rahim sıfatlarının tecellisi ile yoğrulmuştur.

 

Örneğin ana yüreği öyle bir yürek ki çocuğunun eli kanasa onun yüreği kanar, derisi ürperir ve gözleri yaşarır, bu yürek, çocuğu açsa açlık duyar, bu yürek, çocuğu hasta ise kendini hasta hisseder, bu yürek, çocuğu gurbete giderse ağlar, böyle içten ve karşılıksız seven insana nasıl saygısızlık yapılabilir. Bu donanımlı yürek anlaşıldığı gün değil bölge barışı azda olsa belki dünya barışı bile gerçekleşebilir.

 

Hayvanlar âleminde; doğum yapan her hayvan yavrusundan ayrılmıyor, etrafında sürekli dönerek nöbet tutuyor, kalkmasına yardım ediyor, yavrusunu kokluyor, yavrusunun yanına tehlikeli hiçbir hayvanı yaklaştırmadığı görülüyor.

 

Bazı örnek anneler

1- Müslümanların annesi Hz. Hatice de vahyin ilk yıllarındaki ve en zor şartlardaki tüm fedakârlığı yanında yine tüm malını İslam’ın yayılmasına harcamasıyla kalplere taht kurmuştur.

2- Fedakâr Filistinli bir anne, İsrailli askerlerin arasında eli ve gözü bağlı yavrusunu defalarca kokluyor, öpüyor ve gözyaşları içinde zalim düşmanın vicdanına çocuğunu istemeyerek terk etmek zorunda kalıyor.

3- Kurtuluş savaşında mermi taşıyan bir anne, mermileri ıslatmamak için çocuğunun battaniyesini mermilere, çocuğunu da otlara sarıyor. Bir müddet sonra çocuğunun donarak öldüğünü görüyor ama o mücadeleden de geri kalmıyor.

4- 1915 Söğütte tren garında Mehmet oğlu Hüseyin in abideleşmiş yaşlı annesi oğlunu Çanakkale’ye gönderirken “Yiğit Hüseyin’im, son yongam baban Dimetoka’da, dayın Şipka’da, ağaların Çanakkale’de şehit oldular. Sende git şehit ol, sütüm helal olsun, yeter ki minarelerde ezan susmasın ve kandiller sönmesin. Eğer ölmezde dönersen Şipga’ya uğra dayının mezarına bir fatiha oku diyen gözü yaşlı anaların iman ve ruh yapısının yansımasıdır. Ne mutlu bu ruhu kavrayabilene. Anneler gününde bunlar mutlaka hatırlanmalıdır.

 

Anneler gününü Batılılar yapıyor diye yapmak, kutlamış olmak için kutlamak yetmez. Gerçekçi olarak kutlanmalıdır.

 

İslam sevgi ve saygıyı ilk üç defa anneye dördüncüde babaya emretmekle ve cennetin annelerin ayağı altında olduğunu yani onun gönül rızasının alınması gerektiğini bildirmekle, İslam’ın anneye verdiği değeri hiçbir eğitim ve kültür verememiştir.

 

Çocuklar büyürken, güçlenirken, ebeveynler yaşlanır güç bakımından zayıflar, yüzleri buruşur.

Buna rağmen çocuklarıyla teselli bulurlar, çocuklarının acısını görmek istemezler ama çocuklarının acısını görmeseler de yüreklerinde duymaktadırlar. Zira kadınlar zayıf olsa da Anne sevgisi güçlüdür.

 

Dikkat edersek anne;

1- Çocuğunu önce karnında, sonra kollarında, ömür boyu da kalbinde yaşatır.

2- Her şeyini feda eder. Çünkü sevmek, vermek veya bedel ödemektir.

3- Mum gibi bir yandan tükenirken diğer yandan aydınlatır.

4- Çünkü anne, rüzgârlara karşı gemileri koruyan liman gibi çocuğunu korur.

5- Bu şefkate karşı bir an olsun öf bile demek en büyük nankörlüktür.

6- Bu bakımdan anne çok iyi okunmalıdır.

 

Cehalet rüzgârına kapılarak kıyafeti ile tahrik eden ve sözleri ile İslam’a düşmanlık kusan analara da Allah’tan hidayet dilemelidir.

 

Gecelerini Kur’an okuyarak, araştırarak ve secdeye kapanarak, gündüzlerini de iyiliği yaymaya ve kötülüğü engellemeye çalışarak geçiren annelere de selam ve bereket dilemelidir.

 

Yıllardır şer odakları, annelik öz ve değerini saldırıları ile tahrip ederek, birçok kadını evinden ve çocuğundan uzaklaştırmaktadırlar. Anneliği öldürdükçe, bir günlük anneler günü ile söz veya gösterişle kapatmaya çalışmaktadırlar.

 

Kur’an kapatılıp raflara kaldırıldıkça, kadınlar açıldıkça, anneliğin şefkat hazinesi fakirleşmektedir.

 

Sırtlandan farksız olmuş her namus düşmanı veya tüccarı, pençesine düşürdüğü bir kızla ne acı ki anne namzetinin yüreğinden hayâ damarını sökmektedir.

 

Bu cehalet şehvet, asimilasyon ve merhametsizlik yangınlarından ilk kurtarılması gereken anne namzetleri ve annelik yüreğidir. Bu yürek Akif’in dediği gibi “Nerede kanayan bir yara görsem, Taa yürekten yanar ciğerim. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım” ifadesindeki ruhtur.

 

Bu da Kur’an aramıza girdikçe sayfaları açıldıkça müstehcenlik gidebilir ve şer odakları da inşallah kapanabilir. Böylece daha anlamlı ve devamlı anneler günü olur.

 

Çünkü cennete giden yolların birinin de annenin rızasından geçtiğini iyi öğrenmiş ve yaşamış olan Veysel Karani gibi inşallah bilinecektir.

 

Sonuç olarak Akif’in Çanakkale şehitleri için söylediği şiirinden

“Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın”

Yine

“Tüllenen mağribi akşamları sarsam da yarana

Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana”

mısralarını aynen mücahide ve fedakar anneler için de söylesek yeridir.