KONUYU OKU
29. İNSANIN PSİKOLOJİK YAPISI
İnsanın Psikolojik Yönü
Özgürlük

I) ÖZGÜRLÜK

            

            1) En önemli insan haklarından biri özgürlüktür. Çünkü bu olmazsa diğerleri de pek anlam taşımamaktadır. Özgürlük bilinci için Allah’ ın El-Mumin, El-Kerim ve Er-Rahman isimlerinden faydalanmalıdır.

 

2) İnsanların seçim yapmada özgür bırakıldığının Kur’an’ dan  delilleri;

      a) Araf 172 / 172 ye göre Allah cc Ruhları yarattığı ve bütün ruhlara ” Ben sizin Rabbiniz değil miyim? “ hitabı ile “ evet veya hayır  “ diyebilme serbestliği verilmesi,

      b) Araf 14 -15 / 151 e göre Şeytanın süre istemesi ve kıyamete kadar süre tanınması,

      c) Bakara 256 / 41 e göre “ Dinde zorlama yoktur... “,

      d) Nebe 39 / 582 ye göre “ İşte bu, o hak bir gündür. O halde, artık dileyen Rabbine bir yol edinir... “ buyrularak insanların dünyada Allah’ ın seçtiği ve beğendiği dini seçmelerinde ve amellerinde serbest bırakılması,

      e) Aşırı gidenler, caniler hariç aşağıdaki ayette belirtildiği gibi;

      Fatır 45 / 439 – “ Eğer Allah insanları yaptıkları günahlar yüzünden yakalayıp hesaba çekiverseydi yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat Allah onları muayyen bir vakte kadar geciktirir, nihayet ecelleri gelince muhakkak Allah kullarına basirdir, onları amellerine göre cezalandırır. ”  Bu ayete göre insanların yaptıkları suçlardan ötürü hemen öldürmemesi ve tevbe etmeleri için süre verilmesi de Allah’ ın kullarına tanıdığı bir rahmet ve özgürlüktür.

 

3) Ayrıca özgürlük Allah’ın bir lütfüdür. Çünkü

      a) Nisa 128 / 98 - ... Barış en hayırlı bir iştir...

      b) Şura 38 / 486 - ... Onların işleri karşılıklı danışma iledir...

      c) Maide 54 / 116 - ...  Onlar kınayanın kınamasından korkmazlar... ayetleri de bir başka noktada özgürlüğü ve yürekliliği yansıtmaktadır.

4) Tarihte yaşanan özgürlüğün en güzel örnekleri;

      a) Hz. Yusuf’ un kardeşlerini kınamaması,

      b) Peygamberimizin Mekke’ yi fethedince Mekkelileri serbest bırakması,

      c) Fatih’ in İstanbul’ u alınca halka serbestlik vermesi,

      d) Yahudilerden Beni Kaynuka’ nın tesetüre ihanetlerinden, Nadir oğulları’ nın da peygamberimize suikast girişimlerinden ötürü peygamberimizin kendilerine verdiği hakları ve özgürlükleri kaybederek Medine’ den uzaklaştırılmalarına rağmen, Endülüs Yahudilerini kimse kabul etmez iken tüm ard niyetlerine rağmen Osmanlı’ nın bir gaflet sonucu kabul etmesi ile ne acı ki dün dağdan gelip Osmanlı bağlarını, bahçelerini bir kurt gibi içten kemirerek Osmanlı’ nın yıkımında rol oynamaları gibi bugün de ülkemizdeki Yahudi kulüp faaliyetleri ile üst kademelerdeki kendilerinin nüfuzuna girmeyen başarılı insanların önlerini kesmeye çalışmaları ayrıca Filistin’ i işgal etmeleri, halkı evinden çadıra, çadırdan da çöldeki toplama kamplarına mahkûm etmeleri ile Osmanlının kendilerine gösteridiği aşırı hoşgörüyü ve özgürlüğü      Filistinlilere göstermemişlerdir. 1650 yılından beri özgürlüğü kötüye kullananların, ülkemizde siyasi ve ekonomik zararlarını daha iyi anlayabilmek için, Sabetayistler ve etkilerini araştırmalıdır.

 

Özgürlüğü irdelersek;

1) Özgürlük sıradan topluluklarda doğal eğilimlere veya keyfine göre davranma veya kötülük yapabilme serbestliği zannedilse de bu, özgürlük değil bir anarşidir. Hem de böyle olursa içgüdülü hayvanlara benzemiş olunur. Hâlbuki böyle düşünülen özgürlük her fırsatta taşlanan veya sopa yiyen hayvanlarda bile yoktur. Rabbimiz yaptığından sorumlu olmadığı halde böyle başıboş bir özgürlüğü kendisine bile reva görmemektedir. Çünkü Bakara 185 / 27’ de … Allah sizin için kolaylık ister, o sizin için zorluk istemez… “, Maide 6 / 107’ de “… Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemiyor fakat sizi temiz kılmak ve size nimetini tamamlamak istiyor ki şükredesiniz. ” buyurmaktadır. Özgürlüğe işte bu doğrultuda yaklaşmalıdır.    

 

2) Özgürlük insanın kendi aklı, kendi hakikati ve kendi doğrularınca belirlenen şeylere kendi isteği ile bilerek itaat etmesidir. Eğer toplumların üst yöneticileri toplumun değerlerine ters düşerlerse bu içten içe halkta kırgınlık oluşturur ki bu da gelecekte toplumsal özgürlüğe zarar verir.

 

3) Özgürlük kuşun havada yükselmesi gibi insanın da özgürlük içinde yükseleceğini, kuşun veya uçağın hava boşluğunda düştüğü gibi insanların da yasaklar içinde düşüp kaybolacağını unutmamalıdır.

 

4) Özgürlük insanın geçmiş tecrübeleri ile günü ve geleceği dikkate alarak hiç kimsenin etkisinde kalmadan kendi düşünce ve kararları ile davranmasıdır. Bu kültür, tecrübe ve bilinçle orantılıdır. Cehalet arttıkça başıboşluk, bilgi ve tecrübe arttıkça, bilinçlenme ile intibalar düzelip endişeler gittikçe özgürlük artmaktadır.

 

5) Diyalog, sevgi, dostluk ve güven arttıkça özgürlük önce edebiyatta, sonra kalplerde, sonra da toplumda yerleşmektedir.

 

6) Toplum hayatında;

      a) Karşıt fikirler normal görüldükçe, hatta bu bir zenginlik sayıldıkça, insanlar inanç ve fikirlerinden ötürü zindanlara atılmadıkça,

      b) Atanmış, eli mühürlü ve beli silahlı görevlilerle seçilmiş insanlar kaynaştıkça,

      c) Herkes ben korkutucu değil bilakis görevliyim bilinci ile hareket ettikçe,

      d) Makam ve mevkisini silah olarak kullanmadıkça özgürlük gelişecektir.

      e) Bu özgürlük gelişmesi bir tüp patlaması veya köpek ısırmasından korkanların zamanla korkmaz olması ve emin yaşaması gibi bir süreçtir.

      f) Bu nedenle özgürleşme bir süreç olayıdır.

 

7) Baskı ve yasaklamalar bir çocuğu beslediği halde büyümesin diye her yerini zincirle sarmaya benzer veya bir ağacın dalları içine demir çubuklar yerleştirmeye benzer ki bu da özgürlüğün doğasına aykırıdır.

8) Özgürlük bir uygarlıktır aksine bir cazgırlık değildir,

      a) Baskı ve toplu ceza ise ilkel topluluklarda klanları çağrıştırmaktadır, çünkü onlarda biri suçlu ise herkes suçlu idi,

      b) Bu yaklaşım Hindistan’ daki Kast sistemi, Orta Çağ Avrupa’ sının Feodal yapısındaki serf (köle) sistemi gibi geride kalmadır.

      c) Günümüzde kapalı tabakalaşma (alt tabakadan ekonomik olarak bir üst tabakaya geçme engeli) hâlâ sürüyorsa asırlar heba olmuş demektir. Örneğin,

                  a) Orta Çağ Avrupa’ sının Feodal yapısındaki bir serf kölenin çocuğu bile köle olarak hayata devam eder ve soylunun çocuğu da soylu olurdu. Bunun yanında nice insanlar engizisyon mahkemeleri ile manastırlar ve zindanlarında, kuyu diplerinde öldürülmüş, fırınlarda pişirilmiş ve aslanlara yem olarak atılmışlardır ki bunlar tarihin kara sayfalarıdır ve ne acı ki günümüzde hâlâ örneklerini görmekteyiz.

                  b) Hindistan’ da bir parya, bir Brahman papazın veya tüccarın önünde oturursa dövülür ve oturduğunda yere değen yerleri kızgın yağ ile yakılırdı, buna itiraz ederse dilleri çekilip koparılırdı.

      d) Bunlar gibi hâlâ insanları,

                  a) Renginden,

                  b) Cinsiyetinden,

                  c) Irkından,

                  d) İnancından, fikrinden, tesettüründen,

                  e) Mezhebinden dolayı engellemek ve suçlamak bir noktada eski Hind parya (köle) sisteminden ileriye geçilemediğini sergilemektedir.

      e) Bu nedenle her insan başardığı müddetçe her üniversiteye ve her mesleğe girebilmelidir ki parya sistemi hortlamasın.

      f) Günümüzde yaralı hayvanlar bile tedavi edilip geri doğal dünyasına bırakılırken, din ve vicdan özgürlüğü istemeyi irtica yaygarası olarak çarpıtmak ve tekrar tekrar gündeme getirmek öbür yanda millet malını yağmalamak bir çapsızlık örneğidir.

 

9) İnsan özgürlüğüne sosyal hayattaki saldırılar ise;

a) En başta onu değersizleştirmek,

      b) Herhangi bir beklemede sırayı bozmak,

      c) Kırmızı ışıkta geçmek,

      d) Bir yolcu gemisini delmek,

      e) Bir leşi, bir çöpü yol ortasında bırakmak veya çevreye pis kokular yaymak,

      f) Bir kadın veya erkeğin müstehcen kıyafeti,

      g) Sokaktaki gürültü,

      h) İnsanın onur ve mahremiyetine dil uzatmak,

      ı) İftira veya gıybet yapmak,

      i) Herkes düzgün otururken birinin gayri ahlaki oturması,

      j) İbadet yapacak insanların ibadet vakitlerini dikkate almamak,

      k) Irk ve renk ayrımı yapmak vs.

 

10) Yinelersek özgürlük başıboşluk değil, özellikle karşılıklı haklara saygıdır. Çünkü benim hakkımın başladığı yerde başkasının hakkı biter, başkasının hakkını bittiği yerde de benim hakkımın başladığı bilinmelidir. Ayrıca İslam’ ın emir ve yasaklarının engellendiği bir yerde gerçek özgürlüğün olmadığı iyi bilinmelidir.

 

11) Tarihten olumsuz örnek verirsek;

      a) Roma’ daki Epikür’ ün ölüm, kader, tanrı korkusu özgürlüğü engelliyor, en iyisi bunlardan kurtulmalıdır fikri insanı tamamen heva ve hevesin esaretine götürür,

      b) Bir kısım var oluşçular insanın özgür olduğunu, toplum kurallarının ise özgürlüğü engellediğini savunurlar ki bu da kültürlü toplumlar için geçersizdir. Çünkü denizdeki her bir damlanın rolü olduğu gibi insanın da kültürleştikçe toplumda rolü vardır, buna karşı;

                  a) İnsan haklı olduğu davada kınanmaktan korkmuyor, yönetim de halk da keyfi baskı yapmıyorsa orada özgürlük var demektir,

                  b) Bu nedenle özgürlük tamamlayıcı bir ilkedir, çünkü tüm diğer haklar bir bina için; adeta bir temel ve bir duvar ise özgürlük de tavandır.

12) Özgürlük Allah’ın insana verdiği bir hak olduğu halde;

      a) Asırlardır cehalet nedeni ile bazı insanlar tarafından reva görülmemiştir.

      b) Benlik ve hükümranlık arzusu genellikle fikirlere zincir vurmuştur.

      c) Hâlbuki dün bazı yasak olanların bugün modası geçmiş ve üzerinde durulmaz bile olmuştur.

      d) Fikirleri yasaklarla değil çürüterek aşmalıdır. Ne acı ki haksızda olsa güçlü taraftar bulan, bazı ideolojiler; karşıt görüşteki haklı olan nice düşünce ve düşünürleri mahkûm etmişlerdir.

      e) Buna karşın Volter gibi gerçek özgürlük taraftarları ise inanmadığı ve benimsemediği fikirlerin bile söylenmesi için ölüm pahasına da olsa özgür bir ortam için çalışmalıdırlar.

 

13) Özgürlüğü genellikle;

      a) Cehalet,

      b) Taassupçuluk,

      c) Baskı,

      d) Menfaat düşünceleri,

      e) Güvenlik endişeleri,

      f) Tecrübesizcilik,

      g) Şartlanmışlık engellemektedir.

      h) Ayrıca özgürlüğün yerine baskı ve zulümle korkutma, insanları sindirdikçe;

                  a) Kaypak,

                  b) Ürkek,

                  c) Yardakçı,

                  d) İkiyüzlü,

                  e) Kişiliksiz ve gelişmemiş bağımlı bir insan yetiştireceğinden geleceğin özgürlüğü de tehlikeye girer.

 

14) Özgürlüğü geliştirmek için saygısızlığa gitmeden insanları;

      a) Barışçıl bir dışa dönüklüğe yönlendirmeli,

      b) Makul şekilde soran, sorgulayan,

      c) Özgürce fikirlerini ifade eden,

      d) Örnek bir ahlakla donanarak özgürce dolaşan,

      e) Kendisi olabilen insanlar yetiştirmelidir.

 

15) Kendileri için istediğini başkaları için isteyen herkes özgürlüğü de istemelidir. Örneğin Hz. Peygamberimizin savaşta bile;

      a) Yabancıların mabetlerine,

      b) İçinde ibadet yapanlara,

      c) İhtiyarlara,

      d) Kadınlara,

      e) Çocuklara,

      f) Hayvanlarına dokunulmamasını uyarmakla özgürlüğe verdiği önem anlaşılmaktadır. Bu nedenle yabancılar fitne oluşturmadıkça normal vatandaş gibi her haktan yararlanmışlardır.

 

16) Özgürlük yoksa orada hem özgünlük hem de insanın kıymeti yoktur çünkü özgürlük bir nimettir. Özgürlüğün kıymetini bilmeyenler ona layık değildir.

 

17) Özgürlük adeta bağların, bahçelerin büyümesine, yasaklar ise bu bağların ve bahçelerin çölleştirilmesine benzemektedir.

     

18) Özgürlük düşmanı olarak tarihte en iyi bilinen Firavun ve onun takipçileridir. Çünkü benim iznim olmadan nasıl inanırsınız diye inananların iman etmelerine bile engel koymaya çalışmıştır.

 

19) Fert olarak Nefs-i Emmare’ yi aşamayanlar gerçek özgürlüğe ulaşamazlar ama kendilerini özgür zannederler. Çünkü bedenin hazları ve insanın bitmez tükenmez istekleri onun zincirlerinin halkalarını oluşturmaktadır. Özgürlük ancak nefsi yenince başlar.

 

20) Allah genellikle sevabın da, kusurun da karşılığını ahirete bırakmıştır. Bu da yine ilahi bir özgürlük düşüncesinin bir yansımasıdır.

 

21) Bütün farklılıklara rağmen birlikte biz ruhu ile yaşamak bir zenginlik olup tebliğe açık kapı bırakacağından özgürlüğü; her inanan insanın savunması bir insanlık görevidir. Çünkü özgürlük, özgürlük oluncaya kadar çok bedel ödemiştir. Ayrıca her temelsiz yasaklar özgürlüğe atılan birer yumruk ve dikta yönetimlerin devamı da birer katliamdır. Hâlbuki sıla hasreti, anne şefkati, yolcunun su ihtiyacı gibi insanlar daima özgürlüğe ihtiyaç duyarlar.

 

22) İnanç ve düşüncelerine güvenenler özgürlükten asla korkmazlar ama inanç ve düşüncelerinden emin olmayanlar ise özgürlükten çok korkarlar.

 

23) Özgürlük ve insan hakları konusunda Yunus Emre ‘ nin mezar taşında yazan:

Gelin tanış olalım,

İşi kolay kılalım,

Sevelim sevilelim,

Dünya kimseye kalmaz “ sözlerinden de ders alınmalıdır.

 

Sonuç olarak özgürlük zarar vermeden ve zarar görmeden yaşamaktır.

1) Özgür olduğunu zanneden, ibadet ve bir takım sorumlulukları yerine getirmek istemelerine rağmen eşin, çocuğun, eşyanın, evin, arabanın, makamın, arkadaşın, nefsi arzularının, şeytani vesveselerin vs. engel olması ile sorumluluklarını yerine getiremediklerini söyleyenler aslında şeytanın zincirlerini kıramadıklarının farkında değillerdir. Zira özgürlük bahşedilmez ancak kazanılabilir.

 

2) İnsanlar asırlardır eşitlik ve adalet kavramları ile hep oyalandı durdu, zevklerine, arzularına ve şeytana köleliği özgürlük sandılar ama gerçek özgürlüğün Allah’ a kulluk olduğunu bir türlü anlayamadılar.

 

3) Dünyada özgürlük ancak İslam’ ın yayılması ve özgürlük bilincinin insanlara doğru olarak verilmesi ile orantılıdır. Karamsar bir dünya çizmek istemiyoruz ama

a) Kızarmış gözler, gıcırdayan dişler, sıkılmış yumruklar, somurtkan yüzler,

b) Düşmanlığa ve saldırmaya şartlanmış ve siyasallaşmış Haçlı Oryantalizmi,

c) Arzu’l Mev’ud ve daha da ileri giderek dünya hâkimiyetini isteyen yeni Avenjelizm, Siyonizm,  

d) Materyalizm ve Budist idealler oldukça,

e) İnsan hakları, demokratikleşme, özgürlük ve özlenen bir dünya barışı ne acı ki, hayalden ileri gitmeyecek ve zihinlerde bir romantizm olarak kalacaktır.