KONUYU OKU
24. ÇOK ÇALIŞMA ZORUNLULUĞU
Zorluklarla Mücadelenin Önemi
            B) ZORLUKLARLA MÜCADELENİN ÖNEMİ 

 

Beled 4 / 593- Gerçekten biz insanı meşakkat (zorluklar ve yorgunluklar) içinde yarattık.

 

1) Tabiata bir bakarsak her karanlığın ardından bir aydınlık gelir;

      a) İnsanlar ve hayvanlar doğarlar, yaşarlar ve ölürler,

      b) Hepsi de iklime, hayata intibak etmek ve yaşamak için adeta savaşa girerler, intibak ederse yaşarlar yoksa ölürler.

      c) Örneğin karıncalar çiğnenmemek için, ceylanlar aslana, büyük balıklarda köpek balıklarına yem olmamak için mücadele etmektedirler.

      d) Çalışma yalnız rahatlık için değil üretme içinde olmalıdır.

 

2) İnsanla hayvan arasındaki fark;

      a) Hayvanlar ne kadar kalabalık olsalar da bir avcı karşısında mağlup olurken,

      b) İnsan kendisini koruyacak bilgi, yetenek, iletişim ve ulaşım araçlarını geliştirerek güç kazanmaktadır.

 

3) Zorluklar, öldürmek için adeta ateş eden düşmana benzerler ki onlarla savaşılmazsa zayıf gördüğü yerden saldırır ve devirirler sonra da;

      a) Ya yaralar ve sakat bırakır,

      b) Ya da süründüre süründüre öldürürler.

 

4) Zorluklar şevk ve heyecanı kamçılamalı çünkü zorluklar;

      a) Hissedebilenlere zafer ve mutluluk müjdesi verirler,

      b) Terazi gibi tartarlar,

      c) Fırın gibi pişirirler.

 

5) Ne kadar zor olsa da yapılan yollar;

      a) Dağların ya içinden ya da üzerinden geçirilir,

      b) Uçurumlara ve ırmaklara köprüler kurulur,

      c) Engel çıktı diye orası son durak olarak bırakılamaz.

      d) Bu nedenlerle gideceği yeri bilenler büyük adım atmaktan korkmamalıdırlar.

 

6) Zorluk ön yargısı her zaman mağlubiyete zemin hazırlar;

      a) Aslında hayatta zor iş yoktur,

      b) Biriktirilmiş zor görünen işler vardır.

 

7) Zorluklarla mücadele etmek;

      a) O an acı verse de sonra hatıraları çok tatlı olur,

      b) Bazen insana güç verirler ve zorluklarla savaşanlar ikiye katlanarak büyürler,

      c) Acı çekmeyenler ise düşüncesiz ve ham olurlar ki bunlar hayatın kıymetini de anlayamazlar.

 

8) Zorluklarla mücadele etmek için yılgınlık ve kararsızlığa düşmemeli;

      a) İnsan kararlılıkla kuvvetini terbiye eder ve olumsuzlukları olumluluğa çevirir,

      b) İnsanlar hayatta ister istemez zorluklarla veya istemediği insanlarla yaşamak zorundadırlar,

      c) Fırtınaların estikçe ağaçları güçlendirmesi, iyi denizcinin fırtınalı bir denizde yetişmesi gibi zorluklar da irademizi güçlendirir ve hayatımızın çarkları ve bilei taşları olurlar.

      d) Örneğin elmas ve çelik nasıl törpülenerek keskinleşirse zorluklar da insan ruhunu öyle olgunlaştırırlar. Çünkü zorluklar çekiç ve çark görevi yaparlar. Örneğin timsahın saldırması tavuğa uçmayı, aslanın saldırması ceylana daha çok koşmayı öğretmektedir.

      e) Zorluklarla mücadele ile insan da çölde veya verimsiz topraklarda bile kurumayan ağaç gibi dayanıklı olmalıdır.

      f) Güçlü olmalı yoksa fırtınaların küçük ışığı söndürmesi gibi krizler de küçük oluşumları söndürür.

 

9) Her zorluk;

      a) Hayat yolunda bir basamaktır ve yürüdükçe ileri gidilir, yoksa sadece merdiven yükseltmez,

      b) Serçeye savunmayı öğreten karganın saldırısıdır,

      c) Hayatın zorlukları ve eleştirileri olmasaydı insan da bu zorluklarla mücadeleyi öğrenemeyecekti.

 

10) Başarı için yalnız deha yetmez;

      a) Bilgi,

      b) Sebat,

      c) Doğruluk,

      d) Dikkat,

      e) İntizam,

      f) Çok çalışma gerektirir. 

 

11) Zorluk ve tecrübeler;

      a) Geçmişi gösteren,

      b) Geleceği yansıtan arabalardaki dikiz aynaları gibidir.

 

12) Tecrübeler hayatta yenen kazıkların bileşkeleri olmasından dolayı;

      a) Nimetin değerini ve onu elde etmek için zorluklara katlanmayı öğretirler,

      b) Bıçak, bıçak olmak için çok çekiç darbesi yediği gibi insan da olgunlaşması için birçok hile ve çile ile karşılaşabilir.

 

13) Tecrübeler;

      a) Paha biçilmez öğretmenlerdir,

      b) Bunun için çilelere üzülmemeli,

      c) Önce sınav yapıp sonra bilgi ve tecrübe vermesinden, olgunlaştırmasından ötürü sevinmelidir.

 

14) Tecrübeler okuyabilen için;

      a) Adeta bir hayat kitabıdır,

      b) Bahtiyarlığa götüren adımlardır.

 

15) Zorluklarla savaşanlar;

      a) Kötülüğe zaman bile bulamazlar,

      b) Ayrıca insanlar zorluklarla savaşmayı da genellikle sevmezler,

      c) Fakat servete ve şöhrete ancak zorlukları yenenler kavuşabilirler.

      d) Bunun için el, kol ve adaleleri güçlendirdiğimiz gibi zorluklara karşı iradeyi de kuvvetlendirebilmeliyiz.

 

16) Hayatın yasası;

      a) Sağılmadan süt, çalışmadan doğal gaz bile alınmaz iken,

      b) Zahmetsiz yemek olmazken,

      c) Çalışmayan insanların yüzüne bile bakılmazken,

      d) Çalıştırılan ve ürün alınan hayvanlara hem bakılmakta hem de sigortaları yapılmaktadır. Bu nedenle insanlar zorlukları sevmese de yenmek zorundadırlar.

 

17) Çalışmayan ve zorluklara katlanmayan insanlar bilmeli ki hayat bir koşudur ve yarıda bırakılamaz, yarıda bırakan, çalışmayan, suç işlemeyi veya tembelliği tercih edenler;

      a) Bilerek veya bilmeyerek böcek gibi sürünmeyi tercih etmişlerdir,

      b) Ezildikçe ve süründükçe de sızlanmaya hakları yoktur, 

      c) Örneğin: zenginliği devamlı zannedip, zorluklarla mücadele etmeyip yenik düşenler; parasız kalınca bir zamanlar değer vermediği kişilerden borç isteyip reddedilince, paranın kıymetini çok acı bir şekilde anlarlar.

 

18) Zorluklardan kaçıp;

      a) Lüzumsuz işlerle uğraşanlar lüzumlu şeyleri kaçırmaktadırlar,

      b) Artık geçmişi değiştiremeyiz ama geleceği değiştirmek hâlâ mümkündür.

 

19) İbretle bakarsak başarıda tesadüfün yeri yoktur ve hiçbir tembelden de ünlü çıkmamıştır, ama

      a) Bazen fırsatlar zorlukların arasında gizlidir,

      b) Marifet bunları keşfetmek, zaman ve şartlara göre yetişmektir.

 

20) Fırsatlar;

      a) Bazen rüzgâr, bazen bulut gibidirler,

      b) Bunları ancak uyanık ve dinamik yaşayanlar yakalayabilirler,

      c) Zaten zorluklar olmasaydı kabiliyetler ve icatlar ortaya çıkmazdı,

      d) İnsanlar paketlenmiş madenlere benzerler ki zorluklar ve tecrübeler onları ortaya çıkarırlar. Örneğin Mimar Sinan bunlardan biridir ki Süleymaniye Camisini yaklaşık 70 yaşlarında bitirerek üne kavuşmuştur.

 

21) Hayat dalgalara karşı yüzmeye benziyor;

      a) İnsan ancak kendini ve ailesini kurtarmaya çalışıyor,

      b) Kardeşini, arkadaşını düşünmeye pek zaman bulamıyor.

 

22) Yarınları düşünme adına yanlış ve yaygın bir yargı var ki o da “ Yavrucuğum oku da rahat et “ diyorlar. Hâlbuki “ Oku da az tüketen ama çok üreten yararlı bir insan ol. “ demeliydiler. Çünkü çok çalışanlar eser vererek örnek alınırken, çalışmayanlar hikâye olmaktadırlar.

 

23) Yarınlar;

      a) Plan ve projeleri ile başaracağına inananların,

      b) Bu uğurda daima rahatlarına kıyanların,

      c) Ve asla yılmayanların ve pes etmeyenlerindir,

      d) Ama aradığınız kişi maalesef yok, biraz bekle, bugün git yarın gel diyenlerin değildir.

 

24) Unutulmamalı ki;

      a) Aptal insan denemeden imkânsız der,

      b) Basit insan iftira eder,

      c) Aciz insan hep şikâyet eder,

      d) Güçlü insan ise yönetir ve hep çözüm arar. Örneğin, denizlere açılanlar kıtalar keşfetmiş, yerinde kalanlar sömürge olmuşlar. Göç edip gelenler mülk sahibi, pazar sahibi olmuşlar. Yerinde duran tembeller çok konuşan, zor geçinen tüketiciler olmuşlardır.

 

25) İş hayatında kendisinden bekleneni veremeyenler az ücretle zorlanırken, kendisinden bekleneni başaranlar normal ücretle, ama beklenenin üzerinde başarı sağlayabilenler ise zirveye çıkmaktadırlar.

 

26) Zorlukları yenenler de hem para hem de dost kazanırlar yoksa genellikle yalnız yaşayıp yalnız ölmektedirler.

 

Sonuç olarak şeytan kovulduğu, Yahudiler de lanetlendiği halde hahamlarının vasiyet ettiği ve vaad edilmiş topraklar için çalışırlarken Allah da yerleri, gökleri, denizleri insanların hizmetine sunmuş ve ezilen müslümanları Firavun ve takipçisi olan zalimlerin mülküne varis kılmak istiyorken, biz de bu durumda tahtı, sarayı terk eden az da olsa ruhbanlaşanları değil de; takvalarını kaybetmeden idari koltukta müslümanların hizmetinde hayatlarını feda eden dört halifenin bilinci ile hareket etmeliyiz.

Hayat yolu güllük ve gülistanlık değil aksine yalçın kayalı, uçurumlu, dikenli bir yola benziyor. Kalkınmanın yolu da eğitimli insanlardan geçmektedir. Eğitim ve statü olmadan toplumun zirvesinde gerekli yer de edinilemiyor. Bu nedenle çok çalışıp, çok infak edip geriye fazla sorun bırakmamalıyız.

Bu çalışmamızda Allah’ ın rahman sıfatını, adil ortamlarda her çalışana hakkını verdiğini unutmamalıyız eğer başaramıyorsak suçu hep kendimizde aramalıyız. Zira tembellik öyle ağır yol alır ki gecikmeden sefalet ona ulaşır. Çünkü verimli toprağı bile işleyemez. Hâlbuki çalışkan insanlar kurak topraktan bile verim almasını başarabilirler. Buna rağmen çok çalışmakta yetmez ayrıca Allah’ a iyi bir kul olmak da gerekmektedir.