KONUYU OKU
40. AİLE
Ailede Hayâ Ve Tesettürün Önemi

B) AİLEDE HAYÂ VE TESETTÜRÜN ÖNEMİ

 

1) Araf 26 / 152 - Ey Âdemoğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık, takva elbisesi; işte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ ın ayetlerindendir, belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi).

 

Allah insanlar için;

a) Hem üzerlerini örtecek,

b) Hem de güzel gösterecek maddi ve manevi elbiseler yaratmıştır,

c) Takva elbisesi ise daha iyidir. Bu da Allah sevgisinde zirveye ulaşmakla olur.

               a) Haram maldan ve günah hareketlerden,

               b) Şirkten ve herhangi bir şeyi Allah’ a ortak edecek kadar kutsamaktan,

               c) Şüpheli şeylerden yani yiyeceği, kullanacağı veya hayrına vereceği şeylerin hırsızlık veya haram karışımı olmamasına dikkat ettiren koruyucu bir tavırlardır.

d) Tesettüre bürünen hem kendini azgın bakışlardan, hem de karşıdakini ateşten korumuş olur.

e) Kadına yalnız örtü yetmez, örtü yanında bilgi, bilinç ve takvada gerekir. Çünkü kadını çok cazip ve çok güzel gösteren pırıltılı bir örtü; tesettürden çok erkek için bir tahrik unsurudur.

 

2) Ahzab 59 / 425 - Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına   (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

 

İster peygamberin hanımları ve kızları, ister mü’minlerin hanımları ve kızları toplum içine çıkacakları zaman;

a) Baştan aşağı örtecek, endamlarını belli etmeyen elbise giymelidirler. Bu durumda hâlâ sokağa çıkamaz demek yanlıştır. Ancak Ahzab 33 / 421 göre cahiliye kadınları gibi açılarak, saçılarak dışarı çıkmaları istenmemiştir.

b) Tesettür, onların iyi bilinip incitilmemesi, tehlikelerden ve kötü bakışlardan korunması için daha elverişlidir. Bunun için tesettürü olduğundan daha cazip gösteren beyaz veya açık renklerden değil koyu renklerden seçilmelidir. Çünkü tesettür yalnız saçı örtmek değil azgın ve saldırgan bakışlara, ahlaksız ve özdeşim kurulacak hayallere karşı tüm endamı ve cazibeyi gizlemedir. Çünkü kıyafet arzu uyandıran değil, saygı uyandıran olmalıdır.

c) Tesettürlü kıyafet hem kadın, hem de karşıdakiler için hayırdır. Çünkü her iki tarafı da fitneden korumaktadır.    

d) Tesettür müslüman bir kadının bir hüviyeti veya kimliğidir. Tesettüre tepki özgürlüğe tepkidir ve bu tepki de bir başka saldırı ve terördür.

 

Not:

a) İslam bir bütündür. Tek tesettür ayetini inkâr etmek tüm Kur’an’ ı inkâr etmek gibidir. Zararlı mikroplarla mücadele eder gibi tesettürle savaşanların bilerek veya bilmeyerek İslam’ a düşmanlık yaptıklarını bilmelidirler.

b) Ayrıca tesettür; öyle hassas bir terazi ki kadının itaate mi yoksa isyana mı meyilli olduğunu yansıtır. İhlâslı olarak tesettürü tercih aslında ahireti tercihtir, bunun dışındakiler bahane her ne olursa olsun bilinçaltında gizli bir dünya meylinin ve maddi kaygının bir yansımasıdır. Bu konuda da El A’ la 16 / 591 - Fakat siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz. 17) Oysa ahiret daha hayırlı ve daha kalıcıdır. Ayetini düşünerek yerimizi tayin etmeliyiz. Ayrıca tesettürü bırakmak baskıyı meşrulaştırma ve yasağı pekiştirmedir.

c) Fransız devriminden beri İslam ülkelerinde insan hakları ve demokrasi mücadelesi verenlerden şurada veya burada tesettüre tahammül edemeyenler savundukları demokrasiyi bile içlerine sindiremediklerinin bir göstergesidir. Muhataplarına bile tahammül göstermek ancak iman ve sevgi ile yoğrulanların bir özelliğidir.

d) Bazı Avrupa ülkelerinde resmi kurumlarda tesettüre müsaade edilmesini hazmedemeyen, onlara bile yasaklamaları için akıl vermeye kalkan insanlara savunduğu demokrasiyi ve laikliği gerçek batılı gibi geniş bir ufukla düşünmelerini tavsiye ederiz.

e) Netice olarak bazı Avrupa ülkelerinde tesettürün resmi kurumlarda kullanılmasının yasaklanması çabaları da savundukları demokrasiyi işlerine gelmeyince çiğnemeleri tıpkı cahilliye dönemindeki Arapların tapmak için yaptıkları, sonra da acıkınca yedikleri helvadan yapılmış putları anımsatmaktadır.

f) Cennette Âdem ile Havva annemizin yasak meyveyi yemeleriyle üzerlerinin açılması gibi insanlarda haram yedikçe, günah işleri yaptıkça açık-saçıklık artmakta, İslam’dan uzaklaşırken ibadetten de uzaklaşmakta ve ne acı ki cehenneme doğru yaklaşmaktadırlar.

 

3) Nur 30 / 352 - Resulüm! Mü’min erkeklere gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını korumalarını söyle, çünkü bu kendileri için daha temiz bir davranıştır, şüphesiz Allah onların yapmakta olduklarından haberdardır. 31) Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar, namus ve iffetlerini esirgesinler, görünen kısımları müstesna olmak üzere ziynetlerini teşhir etmesinler, başörtülerini yakalarının üzerine (kadar) örtsünler…

 

Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar;

a) Birbirlerinin hassasiyetini iyi bilmelidirler,

a) Karşı cinsin ilgisini çekecek şekilde avret sayılan yerlerini açmamalı ve geniş elbiselerle örtmelidir çünkü dar elbise çıplak hükmündedir.

b) Açık gezen kimseye bakmaktan sakınarak kalbin penceresi olan gözlerini göz zinasından korumalıdırlar.

 

4) Mü’min 19 / 468 - Allah gözlerin hain bakışlarını ve göğüslerin gizlediği şeyleri bilir.

 

İnsanlar kalplerindeki iyi veya kötü niyeti saklasalar da Allah’ ın bildiğini ve kıyamette tüm perdelerin açılacağını unutmamalıdırlar.

 

5) Ahzab 32 / 421 - ... Eğer takva sahibi olmak istiyorsanız (yabancı erkeklere karşı gevşek ve) yumuşak kelamda bulunmayın, bu takdirde kalbinde bir fenalık bulunan kötü emel besleyebilir, (kötü bir heves doğmaması için) güzel ve ciddi söz söyleyin. 33) Hem evlerinizde (vakarlarınızla) oturun ve evvel ki cahiliye devri (kadınlarının) açılıp saçılması gibi ziynetlerinizi açığa vurmayın, namazı hakkı ile eda edin, zekâtı verin, Allah’ a ve Resul’ üne itaat edin. Ey Ehli Beyt! (Allah bu emirleri ile) sizden ancak kiri (günahı) gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.

 

Mü’min kadınlar eğer takva sahibi olmak istiyorlarsa erkeklerde kötü niyet ve kötü emel oluşturacak söz ve davranışlardan özenle kaçınmalıdırlar.

 

Çalışma zorunda olup günahlardan sakınmak isteyen kadınlar;

a) Evi veya evi gibi emniyetli olan ortamlarda üretmeyi ve çalışmayı tercih etmeli,

b) Cahiliye kadınları gibi açılıp saçılarak dışarıya çıkmamalı,

c) Hoyratça tüketen değil üretkenlikle zekât verecek şekilde bir ekonomik güce ulaşmaya çalışmalı, bunun için ülkeler olmazsa cemaatler kadınlar için helalinden çalışıp kazanma alanları oluşturmalıdır. Yoksa karma eğitimle başlayan bir çok aile dramı karma çalışmayla daha da yaygınlaşmaktadır.

d) Halbuki Allah’ a ve Resul’ üne de itaatte kusur etmemelidirler.

 

6) İsra 32 / 284 - Zinaya da yaklaşmayın, çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur.

 

Dünya ve ahiret mutluluğu ve nesil emniyeti için;

a) Zinadan,

b) Zinaya sebep olacak (tahrik edici, müstehcen ve şehvet fırtınası estiren vs.) ortamlardan kaçınılmalıdır. Fırtınalı ortama girince irade aradan çıkar, coşkun akan sele düşer gibi fuhşa düşer. Bunun için en az etkileyici alanı bile aşmamalıdır.

c) Çünkü zina başkasının manevi tarlasına veya bahçesine bir tecavüzdür.

 

Not: İslam’ da zinanın cezası nesil emniyetini sağlamak ve sağlıklı bir toplum oluşturmak, doğabilecek toplumsal iflası ve kaymayı durdurmak içindir. Eğer fuhuş yayılırsa zührevi ve bulaşıcı hastalıklarla ve faturaları ile boğuşan ve Allah’ ın yüzlerinden nurunu aldığı,  zührevi ve AİDS gibi hastalıkları ile kıvranan bedbaht bir toplum oluşur.

Kur’an’daki zina cezasını vahiyden habersiz olarak eleştirenler, sayısı belirsiz insanın şehvet bağımlılığına itilerek;

a) Fuhşa düştüğünü, yuvasız ve yalnızlıkla nasıl değersizleştirildiğini,

b) Bunalımlar içerisinde sürüm sürüm süründüklerini bir görüp düşünseler vicdanlarının nasıl sızlayacağını ve er geç hakkı kabulleneceklerini kendileri de göreceklerdir.

 

FUHUŞ YUVALARININ ETKİLERİ

 

1) Fuhşun yayılmasını kolaylaştırır,

2) Hayâ ve merhameti azaltır bazen cinayetlere neden olur,

3) Bulaşıcı ve zührevi hastalıklar artar ve kalıtımla neslin sağlığını da bozar,

4) Fiziki ve psikolojik yapı kirlenir ve yüzde nur kalmaz,

5) Aklı dumura uğratır, mal ve paranın bereketini giderir.

6) Kadınlık ve annelik hakkını gasp eder,

7) Aile huzurunu bozar ve ayrılık rüzgârları estirir,

8) Eğer buna gizli dost tutma da eklenirse iflasa götürür,

9) Fuhuş yapanların bazıları işledikleri günahlardan ötürü tevbe edeceği yerde ellerini açıp dua ve ibadet etmekten utanmakta Allah’ tan daha da uzaklaşmaktadır.

10) İnsanlar aşk ve sevgiden daha çok cinsel tahrikin artması ve iradenin iflas etmesiyle kalben sevmedikleri insanlarla bile fuhşa düşmektedirler, bu fiil arttıkça ruhi doyumsuzluk, deprosyon, cinsel açlık ve itibarsızlık da artmaktadır.

 

Ahlaksızlık arttıkça hayâ da eksilmekte ve böylece inandığı gibi değil de yaşadığı gibi inanmaya başlamaktadır. Sonuçta da bu kişiler yalnızlıktan ve suçluluk dugusundan dolayı hayatının sonunu ağlamakla veya intiharla bitirmektedirler.

İmanını ve iradesini güçlendirebilenler huzuru fuhuşta değil de; dürüstlükte ve İslam’ i bir evlilikte aramalıdırlar.

Batılılaşma süreci ekonomi diye diye gençliği yabancılaştırma yanında büyük aile tipini yok etmesinden dolayı ailelerde yardımlaşmanın yerini yalnızlaşma almıştır.

Hayat zorlaştıkça evlenme gecikmekte ve bunun yerini de yanlış arkadaşlıklar almakta ve böylece toplum vicdanı ve toplumsal sansür yani ahlaki kontrol erozyona uğramaktadır.

 

7) İslam’ da Aile Eğitimi C I, S 589 ( Taberani - El Esvat ) Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: Zinadan sakının, çünkü onda dört (fena) tesir vardır: 1) Yüzden nuru giderir 2) Rızkı bereketsiz kılar 3) Rahman’ ı öfkelendirir 4) Cehennem ateşinde ebedi kalmasına neden olur.

H. Ş. göre zina;

a) Yüzdeki nuru gidererek cildi ve sesi çirkinleştirir,

b) Paradaki bereketi ve kalpteki merhameti giderir,

c) Allah’ ın sevgisini azaltır ve öfkesini üzerine çeker,

d) Çabuk tevbe etmez ve ahlaksızlığa ömür boyu devam ederse de ebedi azabı hak eder.

e) Aşırı dünya sevgisi, hayâsızlık ve cinsi sapık hareketler kalbi tamamen karartarak kalpten imanın kökünü sökebilir. Günahla karartmayı değil de tevbe ve salih amelle kalbi aydınlatmaya çalışmalıdır. Bu konuda aşağıdaki hadise bakarsak:

 

8) T. Muhammediye S 456 ( Ebu Davud ve İmam Ahmet )  Ebu Hureyre (r.a)’ den Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Karısına dübüründen yanaşan (temasta bulunan) kimse melundur. 

Bu hadisi şerife göre eşine büyük abdest yolundan yaklaşan lanetlenmiştir. Zira bu cinsi sapıklık Lut kavminin hareketi ve diğer oral sapıklıklarlar da hem Allah’ ın koyduğu sınırları çiğnemek hem de aile kutsiyetine bir saygısızlıktır. Fakat huzur isteyen helâl ile yetinmelidir.

 

9) Seçme Hadisler S 143 ( Taberani ) İbni Ömer (r.a)’ den Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Anne-babanıza iyilik edin ve ihsanda bulunun ki çocuklarınız da size itaat etsin ve saygı göstersinler, iffetli ve namuslu olun ki kadınlarınız da iffetli ve namuslu olsunlar.

H. Ş. göre;

a) Baba ve anne çocuklarına iyi örnek olmak için büyüklerine sevgide ve saygıda kusur etmemelidirler. 

b) Saygısızlık yapar, aleyhte konuşurlarsa ileride kendileri de saygıdan mahrum kalırlar.

c) Ayrıca erkeğin ahlakı;

               a) Eşini de ahlaklı yapar,

               b) Ahlaksızlığı ve ihaneti de onu bozabilir.

 

Eşler;

a) İşkolik veya bitmez tükenmez televizyon seyirciliği ve oyun bağımlısı olarak eşini yalnızlığa itmemeli,

b) Küçük bir hatadan dolayı eşine kötü muamele yapmamalı,

c) Cahillikle, çirkinlikleşmekle veya yaşlanmakla eşini suçlamamalıdır.

d) Bu tavırlar Allah korusun eşi intikam ve kendini ispat etmeye iterek namus avcılarının oltasına düşürebilir.

 

Örneğin eşi zaman zaman “ çirkinleşiyorsun, yaşlanıyorsun “ derken başkaları ise “ hâlâ genç ve güzelsin “ diyerek eşinin kalbinin kaymasına sebep olabilir. Ahirette tüm sırların ortaya döküleceği günü düşünen her insan bu sözlerden ve ortamlardan son derece kaçınmalıdır.

 

10) Seçme Hadisler S 69 ( Ahmet , Bezzar ) Cabir Hz. Aişe (r.a)’ dan Peygamber (sav) ona buyurdu ki: Ya Aişe rıfk sahibi ol, çünkü Allah’ u Teala bir ev halkına hayır dilediği vakit, onlar arasına yumuşaklık ve uysallık verir.

 

H. Ş. göre Allah bir eve hayır dilerse;

a) Eş ve çocuklar arasında sevgi ve saygıyı artırır,

b) Eşler bu mutlu ortamın oluşması için bir yandan olgunlaşmaya, bir yandan da dua etmeye devam etmelidirler.

 

AİLEDE HAYÂ VE TESETTÜRE NASIL YAKLAŞMALIYIZ? SORUSUNA

BU AYETLER VE HADİSLER IŞIĞINDA CEVAPLAR

 

1) Tesettürün güzelliğine, temizliğine, ayıp ve mahrem yerlerimizin örtülmesine ne kadar çok dikkat ediyorsak ahlakımıza ve şahsiyetimize de o kadar dikkat etmeliyiz. Örneğin maddi elbisemizi yolda ve tuvalette pislikten koruduğumuz gibi ahlak ve şahsiyetimizi de hayat yolculuğunda her türlü damga yemekten korumalıyız,

2) Mü’min kadınlar sokağa çıkacağı zaman daha iyi tanınmaları, saygı görmeleri ve kötü bakışlar tarafından incitilmemeleri için endamını belli etmeyecek şekilde elbise giymelidirler. 

3) Mü’min erkekler ve kadınlar gözlerini harama bakmaktan korumalıdırlar,

4) Kadınlar kendilerine bakanları tahrik edecek şekilde kendilerini teşhir etmemelidirler,

5) Allah hain bakışları bildiği için insanlar dürüst olmalıdırlar,

6) Bazı erkeklerin kalbinde şehvet hastalığı olabileceğinden kadınlar yabancı erkeklerin kalbini bozacak ve kötü ümide düşürecek şekilde söz ve davranışlardan kaçınmalı ve daima mesafeli durmalıdırlar,

7) Fuhuştan ve fuhşa sebep olacak fırtınalı yerlerden uzak durmalıdır,

8) Zinanın yüzdeki nuru aldığını ve çirkinleştirdiğini, rızkın bereketini götürdüğünü,   Allah’ ı gazaplandırdığını ve cehenneme sürüklediğini hiç ama hiç unutmamalıdır,

9) Erkekler tiryakilik oluşturan, bunalımı arttıran cinsi sapıklığı değil Allah’ ın emrini tercih etmelidir,

10) Ebeveynler kendi ebeveynlerine çocuklarının yanında sevgi ve saygıda kusur etmedikçe bunları gören çocukları da böyle görüp, böyle öğreneceklerinden anne ve babalar da büyüklerine gösterdiği davranışları çocuklarından aynısını göreceklerini ümitle bekleyebilirler.