KONUYU OKU
ARAŞTIRMALAR (GÜNCEL KONULAR)
67- Arkadaşlık Bilinci

ARKADAŞLIK BİLİNCİ

 

Arkadaş, bize inandığına inandığımız ve arkadaşlığını ispatlayan kimsedir.

Gerçek arkadaşlar, bollukta bir nevi cevher, darlıkta ise bir başka güç ve kuvvettirler.

Arkadaşlık su, hava ve ışık gibi bir ihtiyaçtır. Arkadaşsız insan, çöldeki tek damlaya benzer ki çabucak kaybolmaya mahkûmdur.

Verimli bir arkadaşlık için bir kelebek kanadı nasıl örselenmeye gelmezse arkadaş kalbi de kırılmaya gelmez. İncittikten sonra özür dilesen de artık dal kırılmış olur bir kere. Bu hale düşmemek için arkadaşlıkta hep almayı veya aşırmayı değil de vermeyi düşünmelidir yoksa taşlanmaktan kurtulamazsınız.

Kimseden, önce dostluğu beklememeli, asıl marifet yakınmadan ve sızlanmadan önce dostluk yapabilmektir.

İyilikte daima öncü olmalı ve her hayırlı işte gönüllü olarak yardımcı olmalıdır.

Öyle bir arkadaş olmalı ki tatlı su gibi özletici olmalı çünkü azarlaması ve menfaat düşüncesi fazla olanın arkadaşı az olur. Hâlbuki arkadaş ya yolculukta ya alışveriş esnasında ya eğitim öğretim esnasında ya da normal yaşam esnasında ne emeklerle kazanılır.

Biz istesek de kalpler ısınmadıkça hemen dost olamayız. Kalplerin mutlaka ısınması lazım ama o da iyilik görmeye bağlıdır.

Tıpkı bir ananın çocuğunu koruyup kolladığı gibi arkadaşta arkadaşa sahip çıkmalıdır. Tıpkı Vahşi’yi “senin cehenneme gitmene müsaade etmeyeceğim” diyerek imanına sebep olan Taif’li sahabe gibi arkadaşını, asla cehennem yolculuğuna terk etmemelidir.

Arkadaş, buz gibi soğutan değil soba gibi ısıtan olmalıdır.

İyilikleri gizleyen ve küçük kusurları affetmeyip üstelikte büyütenler, uzun zaman arkadaşlık yapamazlar. Zira çok tatminsiz ve büyüklük taslayanlarla arkadaşlık yapmak göğsünde yılan taşımaya benzer ki onlarla da bir yere varılamaz.

Eğer biri sizi, kusur ve meziyetlerinize rağmen anne ve baba şefkatiyle seviyorsa ve kusurlarınızı kınamadan düzeltmeye çalışıyorsa o altından bile kıymetli bir dost ve aynı zamanda bir servettir.

Gerçek arkadaşlık, uyarılmadan açlıkta ekmek, susuzlukta su, sıcakta gölge, tehlikede siper, hastalıkta ilaç, yağmurda şemsiye, soğukta elbise, yoklukta para ve karanlıkta ışık gibi olabilmektir. Daha büyük arkadaş ise gelip geçen yolcuların su içtiği ırmakla, gölgesinde dinlenilen koca bir çınar veya meyve ağacını çağrıştırır.

İnsanlar genellikle mizaç ve ahlaken dengi ile arkadaşlık yapmalıdır. Yoksa altından daha kıymetli olan onur ve şerefini iki paralık edebilir. Çünkü kötü ile görünmek iyileri bile itibarsız eder.

Toplumda insanın değeri, düşüp kalktığı insanlarla ölçülse de biz insanın şu veya bu olmasına veya şöhretine göre de değil de bilhassa dürüstlüğüne bakmalıyız. Çünkü dürüst ve mutlu insanlarla arkadaşlık mutlu edebilir.

Biz, annemizi, babamızı ve kardeşimizi seçemeyiz ama arkadaşımızı seçmek elimizdedir. Bunun için size değer veren, sizinle yücelik duyan insanlarla arkadaş olmalısınız.

Dengesiz bir arkadaş, zayıf ve paslı tenekeye benzer ki sürekli eğilir, bükülür ve lehim de tutmaz.

Karamsar, bedbaht ve sık sık borç isteyen kimse de adeta suyu bulandırır ve huzuru bozar.

Eleştirici ve gıybet hastalığına tutulmuş birisi hep başkasını size kötülüyorsa bilmelisiniz ki sizi de başkasına kötüler.

Utanması azalmış fasık biri, günaha cüret eder ve arkadaşını da her an basit bir menfaate değişebilir.

Zenginleştikçe şükrü azalan bir arkadaşı uyarmalı, eğer uyardıkça dünyevileşiyor ve azgınlaşıyorsa ona mesafeli durmalıdır.

Arkadaş ahmaksa fayda yerine zarar verebilir.

Arkadaş yalancıysa yakını uzak, uzağı da yakın gösterir.

Arkadaş cimri ise dar zamanda terk eder.

Hâlbuki eski arkadaşını antika gibi kaybetmeden yeni dost kazananlar zamanla bir güç olabilirler. Buna karşı hazır ki arkadaşını kaybedenler de en kalabalık ortam da bile aciz ve yalnız kalırlar.

 

Şunu iyi bilmeli ki özellikle yaşlandıkça gelirini ve sadık dostlarını artıramayanlar, azınlıklar gibi yalnız yaşamaya ve yalnız ölmeye mahkûm olabilirler. Bunun için bilgide, düşüncede, ahlak ve iyilikte ilerlemek için aydın, takva ve sadıklarla dost olmalıdır. Yoksa kötü arkadaş, tuzak görevi yapar. Bir çürük soğan veya elmanın diğerlerinin çürümesini hızlandırdığı gibi, bir leşin tüm çevreyi rahatsız etmesi gibi, bir kötü de kömür gibi kirleticidir.

Bir insanla bir merkep pazara gitse merkep ham, insan ise olgun kavunu alırken hayatta da olgun insanı aramalıdır.

Bir köpek, yılan ve akrep kötü niyetten dolayı değil de içgüdüleri gereği ısırırlar, insanlar ise akıllı birer varlıktır. Bu nedenle insanlar farklı olmak zorundadırlar.

Arkadaşlık, farklı bedenlerde tek ruh gibi olabilmektir. Başarılar, ben olmaya değil de biz olabilmeye bağlıdır. Kuşlar kanatlarıyla uçabilir, insanlar da ancak arkadaşlarıyla başarılı olabilirler.

 

Sadıklardan olan Kehf ehli ile gezen köpek dahi cenneti hak ederken buna karşı;

1- Peygamber çocuğu olmasına rağmen azgın dostlar edinen Hz. Nuh’un oğlu bu hatasından dolayı boğulanlardan olmuştur.

2- Yine asrısaadette Velid ibni Muğire iman etmek için gelmişken Ebu Cehil gibi kötü arkadaşının kötü telkinleriyle iman etmediği gibi bir de azgınlaşarak ebedi kayba duçar olmuştur.

3- Firavun, aklını kullanma yerine Hz. Musa’ya inanıp inanmamayı, iman düşmanı olan Haman’a danıştığı için kaybetmiştir.

4- Biz de kuru kalabalığa ve cahil çoğunluğa değil de vahye uymalıyız eğer çoğunluk doğru olsaydı Budistleri tercih etmek gerekirdi. Budistler çok kalabalıklar ama akıllarını iptal etmişler ve ineğe taparak inekten aşağı düşmüşlerdir.

Netice olarak taş duvarla, insan da Allah rızasını ön plana alan arkadaşlarla anlam kazanır.

Arkadaş, arkadaşını Allah için sevmeli ve bu sevginin iki tarafta da artması için hem iyilik yapmalı hem de onu sevdiğini söylemelidir.

         Bir insanın çocuğu olmasa veya ailesi ölse bile yaşlılıkta veya yalnız kaldığında baksınlar diye değil de Allah için bakabilecek dostlar kazanmalıdır. Çünkü sadık bir arkadaş haylaz bir mirasçıdan daha iyi olabilir. Çünkü bazı mirasçılar dua yerine eleştirirken veya keyif çatarken o esnada sadık dost ise hayırla yâd eder ve hayır duasında bulunabilir.

 

Sonuç olarak biz de Allah’tan hayırlı dostlar isterken;

1- Hz. İsa’nın havarilerini,

2- Hz. Musa ve Harun’un kardeşliğini,

3- Hz. Şuayb’in akrabalarıyla caydırıcı bir güç oluşunu,

4- Hz. Peygamberimizin Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali ile olan dostluğunu

5- Ensar-Muhacir kardeşliğini çok çok düşünerek bu örnek dostlar gibi olmalıyız.