AKLINI
İYİ KULLANANLARIN ÖZELLİKLERİ
Bakara 3-
Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz
rızıktan (Allah yolunda) harcarlar.
Bakara 164-
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca
gelişinde, insanlara yarar şeylerle denizde akıp giden gemide, Allah'ın
yukarıdan bir su indirip de onunla yeri ölümünden sonra diriltmesinde, diriltip
de üzerinde deprenen hayvanları yaymasında, rüzgarları değiştirmesinde, gök ile
yer arasında emre hazır olan bulutta şüphesiz akıllı olan bir topluluk için
elbette Allah'ın birliğine deliller vardır.
Al-i İmran 191-
Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar;
göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve "Rabbimiz! Sen bunu boş
yere yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru." derler.
Bakara 269-
Dilediğine hikmet verir, hikmet verilene ise pek çok hayır verilmiş demektir.
Ve bunu ancak üstün akıllılar anlar.
Al-i İmran 7-
Sana bu kitabı indiren O'dur. Bunun ayetlerinden bir kısmı muhkemdir ki, bu
ayetler, kitabın anası (aslı) demektir. Diğer bir kısmı da müteşabih ayetlerdir.
Kalplerinde kaypaklık olanlar, sırf fitne çıkarmak için, bir de kendi
keyiflerine göre tevil yapmak için onun müteşabih olanlarının peşine düşerler.
Hâlbuki onun tevilini Allah’tan başka kimse bilmez. İlimde uzman olanlar,
"Biz buna inandık, hepsi Rabbimiz katındandır." derler. Üstün
akıllılardan başkası da derin düşünmez.
Al-i İmran 199-
Kitap ehlinden öyleleri var ki, Allah'a inanırlar, size indirilene ve
kendilerine indirilene -Allah'a boyun eğerek inanırlar. Allah'ın ayetlerini
az bir değere değişmezler. Onların mükâfatı da Allah katındadır. Şüphesiz
Allah, hesabı çabuk görendir.
Taha 128-
Onları, yerlerinde gezip durdukları şu kendilerinden önce yok
ettiğimiz bunca nesiller(in o korkunç akıbeti) doğru yola sevk etmedi mi?
Doğrusu bunda ibret alacak aklı olanlar için nice deliller vardır.
Ankebut 41-
Allah'tan başka dost edinenlerin durumu, kendine yuva yapan örümceğin durumu
gibidir. Hâlbuki evlerin en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke
bilselerdi. 42- Allah, onların kendisini
bırakıp da hangi şeye yalvardıklarını şüphesiz ki bilir. O mutlak güç ve hikmet
sahibidir. 43- İşte biz bu temsilleri
insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir.
Maide 100-
De ki:"Pis olan şeyle temiz olan şey bir olmaz, pis olanın çokluğu hoşuna
gitse bile". Ey selim akıl sahipleri Allah'tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.
Rad 19-
Şimdi Rabbinden sana indirilenin gerçekten hak olduğunu bilen bir kimse, kör
olan bir kimse gibi olur mu? Fakat bunu ancak üstün akıllı ve temiz
vicdanlı kimseler idrak ederler. 20-
Onlar ki, Allah'ın ahdini yerine getirirler ve antlaşmayı bozmazlar.
21- Ve onlar ki, Allah'ın riayet edilmesini
emrettiği şeye riayet ederler ve Rablerine saygı gösterirler ve hesabın
kötülüğünden korkarlar.
Maide 83-
Peygamber'e indirilen (Kur'ân)i dinledikleri zaman, onun hak olduğunu
öğrendiklerinden dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Onlar: "
Ey Rabb'imiz iman ettik, bizi de şahitlerden yaz" derler.
Müminun 57-
Rablerine olan saygıdan dolayı titreyenler,
58- Rablerinin ayetlerine inananlar,
59- Rablerine ortak tanımayanlar,
60- Ve Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri
kalpleri titreyerek yapanlar; 61- İşte
onlar, iyiliklere koşuşurlar ve iyilik için yarışırlar.
Maide 90-
Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları
şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.
Yusuf 111-
Gerçekten de onların (peygamberlerin) kıssalarında üstün akıllılar
için bir ibret vardır. Bu Kur'ân uydurulmuş herhangi bir söz değildir.
Lâkin kendisinden önce gelen kitapların tasdiki her şeyin ayrıntılarıyla
açıklayıcısı ve iman edecek bir kavim için hidayet ve rahmettir.
Zumer 9-
Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp, kıyama durarak daima
vazifesini yapan, ahireti hesaba katan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi
olur mu? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak temiz akıl
sahibi olanlar anlar.
Enam 74-
Vaktiyle İbrahim, atası Azer’e: Sen putları kendine tanrılar mı ediniyorsun?
Gerçekten ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum, demişti.
75- Biz, İbrahim’e atasının ve kavminin
sapıklığını gösterdiğimiz gibi göklerin ve yerin acayibini ve güzelliklerini
gösteriyorduk ki tevhit hususunda yakin sahibi olsun.
76- Vakta ki İbrahim’in üzerini gece bürüdü, bir yıldız gördü “Bu mu
benim Rabbim?!” dedi. Derken yıldız batıverince “Ben öyle batanları sevmem”
dedi. 77- Sonra ayı, doğarken görünce “
Rabbim bu mudur?” dedi. Fakat o batıp kaybolunca “Yemin ederim ki eğer
Rabbim bana hidayet etmemiş olsaydı, muhakkak sapıklar topluluğundan olacaktım”
demişti. 78- Daha sonra, güneşi doğar
halde görünce “Rabbim bu mudur? Bu, gördüklerimden daha büyük ve parlak!” demiş
ve batınca da “Ey kavmim, bu gördükleriniz, hep yok olan varlıklardır, ben
sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden katiyen beriyim” diye söylemişti.
79- Şüphesiz ben sadece hak dine (tevhide)
boyun eğip yüzümü, gökleri ve yeri yaratmış olan Allah’a çevirdim ve ben, O’na
ortak koşanlardan (müşriklerden) değilim. 80-
Kavmi de kendisine karşı mücadeleye kalkıştı. O şöyle dedi: Allah, beni doğru
yola iletmişken siz, onun hakkında, benimle çekişmeye mi kalkıyorsunuz? Ben, ona
ortak koştuğunuz şeylerden (putlardan) asla korkmam. Rabbim dilemedikçe,
onlar bana hiç bir şey yapamaz. Rabbim her şeyi ilmi ile çevrelemiştir.
Artık düşünüp öğüt almayacak mısınız? 81-
Hem Allah’ın, size, haklarında hiç bir delil indirmediği şeyleri (putları)
siz kendisine eş tanıdığınızdan korkmazken ben, o eş tanıdığınız putlardan nasıl
korkarım? Şu halde korkudan emin olmağa hangi taraf daha lâyıktır? Eğer
biliyorsanız. 82- İman edip de
imanlarını zulüm ve şirkle bulaştırmayanlar (var ya), işte korkudan emin olmak
onların hakkıdır ve hidayete erenler de onlardır.
83- İşte bu (yıldızların batışında Allah’ın birliğine yapılan
istidlâller), bizim hüccetimizdir ki onları kavmine karşı İbrahim’e verdik.
Biz dilediğimiz kimseyi derecelerle yükseltiriz. Muhakkak ki Rabbin tam hikmet
sahibidir, (her şeyi) kemaliyle bilendir.