KONUYU OKU
ARAŞTIRMALAR (GÜNCEL KONULAR)
81. Feminizm

FEMİNİZM

 

Batı toplumlarında 18. yy sonunda başlayıp ve 19. yy da da kadının yararlanacağı hakları çoğaltmak ve erkeğinkine eşit kılmak amacını güden ve dalga dalga gelişen bir düşünce akımıdır.

Bu kavramı Batı’da ilk defa sosyal filozof Charles Fourier (1772-1837)  kullanmıştır.

Batı’da sanayi gelişmeye başlayınca bu gelişme her alandaki olayları ve değişimleri etkiledi. Çalışan ve ezilen kadınlara bir nevi felsefi açıdan bakılarak bu kadınlara da daha fazla hak ve özgürlük verilemez mi? diye sorgulanmaya başlandı.

Feminist fikirler 17. Yy da Marie lejars de Guurney’in yazılarında da görüldü.

19 yy. da ABD ve Avustralya’da politikada yer alma, üniversitede okuma ve çalışma hayatında eşit ücret istekleri gündeme gelmeye başladı.

İkinci dünya savaşından sonra da kadınlar Almanya, İngiltere, Fransa ve Sovyet sosyalist cumhuriyetleri birliğinde çeşitli haklar elde ettiler. Özellikle Amerikalı ve İngiliz kadınlar çeşitli savaşlarında çok üstün başarılara imza atarak ödüllerle birlikte bazı sosyal haklar elde ettiler.

Materyalistler arasında ise özellikle Engels’in fikirleri, proletarya kadın hareketiyle İngiltere’de tekstil işçileri başı çektiler. Bir yaşam standardının belirlenmesini, çalışma saatlerinin azaltılmasını, sağlık ve işsizlik sigortası, ev hanımı olanların da çalışıyor sayılmasının karara bağlanmasını istediler.

Halbuki demir perde ülkelerinde güya hak eşitlik ve feminizm adına kadınların erkeklerle birlikte taş ve kömür ocaklarında çalışmaya zorlandılar. Bu da ruhsal bunalımları birlikte getirdi ve olumsuz bir hava estirdi.

Yine fantezi ve bazı ideolojilere saplanmış sporcu kadınların vücut geliştirme ve boks çalışmalarıyla oluşan adale ve pazıları tırmalayıcı bir görüntüye sebep oldu ve olmaktadır.

Yine tercih ve iş kadını diyerek namus ticaretinde kullanılan kadınların yüz, ses ve ciltlerinin çabuk bozulması ve zührevi hastalıklar yaymaları nedeniyle Feminist akıma rağmen düşene bir tekme daha vurularak yığın yığın insanlar arasında yalnızlığa itilmişlerdir. Bunların yürek yakan çığlıklarını hâlâ kadın savunucuları nedense hiç duymamaktadır. Yine yanarsa duyarlı müslümanların yüreği yanmaktadır

Çağımızda pozitif Feminizm olumlu karşılanırken güya hak elde etme adına negatif feminizme kapılıp objektif olarak araştırmadan tüm toplumların manevi yargılarını hiçe alan, ipini kırıp çıkmaz sokaklara koşarcasına yapılan baş kaldırıcı bir kadın hareketleri de komik duruma düştü ve düşmektedir.

Alman filozoflarından F.Nietzche (Niçe) de bir zamanlar kadına doğru giderken sakın kırbacını unutma derken, Heğel de evlenen kadınların özgürlüğünü değer ve itibarını kaybedeceğini savunmuştu, Yine 1929 Alman faşizmi de kadınların üniversitede okuma ve çalışma hakkını kısıtladıysa da ikinci dünya savaşında çok sayıda Alman erkeği öldüğü için kadınlar zorunlu olarak tüm iş kollarında çalışmak zorunda kaldılar. Savaş sonrası ise isteyen kadınlar annelik görevine geri döndüler.

 

TARİHİN DERİNLİKLERİNE BAKTIĞIMIZDA FEMİNİZMİN DOĞMASINA SEBEP OLAN SOSYOLOJİK VE DİĞER FAKTÖRLER

 

Kabil kompleksli göçebe hayatı yaşayan klanların babaerkil ailelerdeki gelenek, Firavunlardaki azgınlık ve daha sonra kız çocuklarını toprağa gömen putperestlerdeki katı gelenekler ve bereketli bir yıl dileğiyle kız çocuğunu veya yeni gelin olmuş birini Hindistanda Ganj nehrine, Mısırda ise Nil nehrine kurban olarak verilirken   güney Amerikanın bazı bölgelerinde de yine bereketli bir yıl ümidiyle genç bir bayanın cesedi parça parça edilirdi.

Yine Roma döneminde bir kasabın koyuna yaklaşımı gibi babaerkil ailedeki babanın aile bireylerine aynısını uygulama geleneği vardı. Bu gelenekten esinlenen baba egemenliği batı toplumlarında ailede olduğu gibi statükoda da görüle gelmiştir.

Batıda bilim sanayi ve ekonomi geliştikçe haksızlıklar ve sömürüler de arttı ve buna karşı tepkiler de büyümeye başladı. Bu tepkiler bilim, teknik ve ekonomik alanlarda olduğu gibi feminist akımda da oldu.

Feminizmin İslam coğrafyasında doğmamasının sebebi ise İslam’dan önce kız çocukları diri diri toprağa gömülürdü,  en küçük olayda kadınlar dövülür ve köle ve cariyeler panayırlarda satılırdı.

Bu konuda kızları toprağa gömenleri Allah o gün muhatap bile kabul etmeyerek sadece gömülen mazlum ve mağdur kızları muhatap alacak böylece caniler; Zalimin zulmettiği günden mazlumun öcünün alınacağı günün daha acıklı olduğunu göreceklerdir. Zira.Tekvir suresi. 8-9- Diri olarak (toprağa) gömülen kız, hangi günahla öldürüldü? sorulduğu zaman,” Ayetindeki dehşeti hissederek müslüman olanlar kızlarını bir daha toprağa gömmedikleri gibi cehalete de terk etmediler, cahile de vermediler.

İslam’ın ilk günlerinde de peygamberimize günde ortalama 70 civarında kadın şikâyete gelirken Ebu Davud’un İyas ibni Ebu Abdullah ibni Ebu Zubab’tan rivayet ettiğine göre Hz peygamberimiz “Hanımlarını döven o erkekler sizin hayırlılarınız değildir” buyurmasıyla bilinçli müminler arasında dayak gündemden kalkmıştı. Bu nedenle peygamberimizi örnek alan bilinçli müminler arasında o tarihten beri kadın hiç ezilmemiştir. Üstelik hatun unvanıyla birçok hayır kurumlarına adları verilmiştir. Özellikle dindar kadın hayatın önemli bir varlığı kabul edildiği için feminizim gibi yabancı bir akıma hiç ihtiyaç duyulmamıştır.

Ne acı ki nüfus kâğıdında müslüman yazsa da Kur’an ve sünnetten habersiz yaşayan sıradan kalabalıklar arasında ezilme cereyan etmiştir ve hâlâ etmektedir. Özellikle fakirliğin ve cehaletin kol gezdiği ve uyuşturucunun, kumar ve fuhşun ayağa düştüğü ortamlarda kadını ezme ve öldürme had safhaya çıkmaktadır. Halbuki İslam kadının haksız olarak dövülmesine, horlanarak dışarı atılmasına, keyfi olarak boşanmasına,  ilimden ve mirastan mahrum bırakılmasına hep karşı gelmiştir. Sanırım bunu bilen her kadın inşellah  secdelere kapanır.

Günümüzde Kadın dramına maneviyattan uzak kalmış sığınma evleri de yetersiz kalmaktadır. Çünkü Batı toplumlarında sığınma evlerine sığınanlar da bir müddet sonra ne pahasına mal olursa olsun evlerine geri dönmek istemektedirler. Bu dramatik sahneleri önlemenin yolu yine maneviyatlı bir eğitim ve öğretim, Kur’an ahlakıyla yoğrulmuş ekonomik ve toplumsal gelişmekten geçmektedir.

Ülkemizde yaklaşık üç yüz yıldır batılılaşma süreci yaşanmaktadır. Batılı doğrultusunda 1984 yılında kadın çevresi yayınevi kuruldu. Mor çatı hareketini başlattılar. Erkekler, iyi veya kötü ne yapıyorsa bizde aynısını yapacağız diye çatışmacı ve olumsuz bir feminizm sergilediler. İffetli kadınları da istemediklerini söyleyerek kendi önlerini tıkamış oldular.

Hâlbuki pozitif yönlü, daha insancıl, daha gerçekçi ve ana şefkati gibi, kanat gerici bir yaklaşım sergileselerdi belki daha iyi olabilirdi. Çünkü bir yerde kadın eziliyorsa aslında orada insan hakkı da gelişmemiş demektir.

Toplumlarda halk kültürleştikçe ve ekonomik yönden de güçlendikçe nasıl ki estetiğin gelişmesi gibi, aynı şekilde insan hakkıyla birlikte kadına değer verme de yaygınlaşır. Çünkü kültürleşme ve sosyalleşme ile birlikte objektif olarak kadın saygınlığı artabilir. Bunun adına ister feminizm ister hikmetli kadın hareketi diyelim fark etmez. Yoksa bu haklar çok fakir ve çok cahil bir ortamda gerekli haklar verilse bile kâğıt üzerinde kalır ve ütopyadan ileri gidemez.

Her toplumda kadınlar nüfusun yarısını teşkil ettiğine göre onların gelişimini engellemek, cahil bırakmak, ezmek ve sömürmek hem millete hem de vatana ihanet edilmiş olur.

 

TOPLUMLARDA FEMİNİZMİN YAYGINLAŞMASINA ETKİ EDEN DİĞER FAKTÖRLER

 

Hayatın gerekleri, estetik ihtiyacı, kültürel gelişim, kapitalist sömürü, çok çalışıp az kazanmanın verdiği stres, komünist ülkelerdeki baskı, faşist çevrelerdeki ırk ve renk ayrımcılığı, sanayi sonrası oluşan post modern ülkelerdeki karmaşık hayatın verdiği yalnızlık, az üreten ve çok tüketme arzusu ile oluşan maddi ve manevi doyumsuzluk gibi olaylar etkili olmuştur.

Feminizmin artıları gibi sapık istek sahiplerinin istismar etmeleriyle eksi yönleri de vardır ama biz iyi yönlerini aramalıyız. Özellikle oluşan mağduriyetlere karşı soğukkanlı olarak ve vahye ters düşmeyecek şekilde feminist felsefesi yaparak medeni bir şekilde yalnız kadın değil de insan olarak hepimiz daha objektif, daha anlayışlı, daha üretken ve daha mutlu nasıl olabiliriz? diye sorgulamalıyız.

Bir yerde kadın eziliyorsa aslında orada bir bilinç eksikliği de vardır. Bunu önlemenin yolu da yine kışkırtmadan, dalga dalga eğitim ve öğretim sürecinden geçmektedir. Kışkırtıcı ve erkeği düşman gören negatif bir anlayış uzaktan çölde göl gibi görülen ve koştukça boşa yoran serapa benzemektedir. Hâlbuki Hz. Hacer annemizin Hz. İsmail için suya koştuğu gibi gelecek nesiller için ilim, iman ve onurlu bir hayat için koşan kadınlar Allah’ın izniyle asla böcekler gibi ezilmeyecekler bilakis gönüllerde taht kuracaklardır.

 

YER, ZAMAN VE ŞARTLARA GÖRE FEMİNİZM’DE ARAŞTIRILMASI GEREKEN NOKTALAR

 

1. Bir yerde kadın mağduriyetleri varsa bu mağduriyetleri giderme yollarının araştırılması,

2. Kadınların eğitim, öğretim ve sosyal hayatta önlerine çıkabilecek zorluk ve engellerin tespiti ve üstesinden gelme çabaları,

3. Çeşitli ülkelerde kadının ikinci sınıf vatandaş görüntüsü kültürel gelenekten mi yoksa bedensel yapıdan mı geldiğinin araştırılması ve çözüm yollarının araştırılması,

4. Kadının toplumda meşru bir özgürlük ve saygınlığının nasıl sağlanabileceğinin araştırılması,

5. Kadınların, iletişim ve psikolojik sorunlarını araştırma ve telafi etme çabaları,

6. Erkek ve kadın eşitsizliğinin sebeplerini ve varsa düşmanlık nedenlerini araştırarak düşmanlık değil de yardımlaşma gerektiği için gerekli düzeltme ile barışın sağlanabileceği,

7. Kadının, olabilecek üstün taraflarının araştırması ve kabiliyetli olduğu alanda uzmanlaşma yollarının açılması,

8. Gelenek ve töre adına kadına yapılan haksız baskılara ve aile içi şiddete son vermek için erkeği evden uzaklaştırma yerine barıştırma ve kaynaştırma yollarının araştırılması,

9. Sağlıklı bir nesil için annelik ve doğurganlık haklarına saygı gösterilmesi gereği,

10. Ekonomik, sosyal, kişilik hakları ve kimliğini koruyabilmesi için var olma mücadelesi vermesi gerektiği,

11. Erkek hâkimiyeti veya vesayetinin kadın gelişmesine olumlu veya olumsuz etkilerinin araştırılması ve giderilmeye çalışılması,

12. Kadının, soğuk savaşla asimilasyondan geçirilerek cinsel bir nesne haline getirilmesinin engellenmesi için kadınlardaki güzellik yönünün reklam, sömürü ve rant aracı yapılmasının önlenmesi gerektiği,

13. Batı’da ve Doğu’da kadının seçme ve seçilme hakkının tanınma süreçlerinin araştırılması ve hangi bilim, teknik veya kültürel alanda uzmanlaşabiliyorsa o alanda toplum adına yararlanma yoluna gidilmesi,

14. Kadın haklarının gelişmesi ve bilinmesi için öncelikle erkekleri eğitmek gerekmektedir. Yoksa tüm çabalar sonuçsuz kalacağının açıklanması,

15. Gerçek feminizm, cinsiyet ayrımcılığı ve hesaplaşma değil de sömürü ve ezilmeye son verme ve iki cinsi de geliştirme mücadelesi olmalıdır. Değirmene su taşır gibi hep dış etki ile değil de herkesin biraz da kendi kendini geliştirmesi ve olgunlaştırması gerekmektedir. Bunun dışındaki ahlaki olmayan cinsi sapık istekler ve ilişkiler, bazı sapık görüntüler feminizmin hastalıklı şeklidir.  Bu neden hikmetle yoğrulmuş bir feminizme ihtiyaç vardır.

Bu kadar feminist hareketlere rağmen emperyalistlerin oyununa gelen bazı bürokratlar, tesettürlü kızlarımızın eğitim ve öğretimde yolunu kesmeye çalışıyorlar. Diğer yönden kızlarımız cahil veya gafil aile ortamında da cehalet nedeniyle eziliyorlar ve her iki halde de ezilmiş oluyorlar. Çağımızda kedi köpeğe ve hatta yaban hayvanlarına bile bu kadar önem verilmesine rağmen kadınların ezilmesi bir zalimlik örneğidir.

16. Bazı kadınların, “kızım oku da yarın beyine boyun eğme” sözleri Kur’an’dan habersizliğin bir yansımasıdır. Çünkü İslam’a göre bir erkeğin eşine ve çocuklarına bakması bir lütuf değil bir sorumluluktur.

 

Bakara 233- …Annelerin yiyeceği ve giyeceği, orta hal üzere gücü yettiği kadar çocuğun babası üzerinedir. Hiç kimse gücünden ziyadesiyle mükellef tutulamaz…

 

                Not: Batının feminizm tartışması yaptığı sırada Osmanlı’da harem okulunda adına feminizm denmese de kadına gerekli bilgi ve görgü kurallarını, yabancı dili, at koşturmayı, kılıç kuşanmayı öğreterek yönetimin resmi görevlilerden öncelikle bu eğitimli bayanlardan eş seçmelerini istemesi eşine rastlanmayan bir değer verme olayı olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

Gelişmiş ülkelerde daha onurlu, daha saygın bir hayat için bazı kadınlar feminizme yönelirken geri kamış ülkelerde değer yargılarını ve kendi konumunu bilmeyen bazı insanların antisosyal ve sapık ilişkileri bile bir hakmış gibi savunmaları, kadın hakları günlerinde kadın eziliyor diye bazı yabancı uyruklu femin kızların çırılçıplak koşmaları daha çok rezalete sebep olmaktadır.

Hâlbuki kılavuzu karga olan çöplüğe, kılavuzu Kur’an olanlar dünyada da ahirette de mutluluğa giderler. Bunun için ilme yönelmeli çünkü ilme yönelen erkek veya kadın kim olursa olsun er geç bulur mertebe, tembelliği ve cehaleti tercih ederken, fakat olur olmaz isteklerde bulunanlar ise; Boynuz isterken kulaktan da mahrum kalan merkebe dönebilirler. Bunun için bilmeliyiz ki her ideale lafla değil de ilimle ve çok çalışma ile gidilebilir.

 

Kur’an aydınlığında bu konuya bakarsak nice bedeller ödemiş olan mevcut feminizm akımının çok yüzeysel ve sığ kaldığını görürüz. Çünkü aşağıdaki ayetlere dikkatle bakarsak bu konudaki yapılması gerekenleri daha iyi görebiliriz.

 

Hadid 18- Allah’ı ve peygamberini tasdik eden erkeklerle kadınlar ve gönül hoşluğu ile Allah yolunda (mal) harcayanlar (var ya) onların mükâfatları kat kat artırılır. Hem onlara, çok hoş bir mükâfat (cennet) de var.

 

Ahzap 35- Gerçekten Allah’ın emrine boyun eğen bütün erkekler ve kadınlar, (gereği üzere Allah’ı ve peygamberini tasdik eden) mümin erkekler ve mümin kadınlar, ibadete devam eden erkekler ve kadınlar, (iş ve sözlerinde) sadık erkekler ve sadık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazı erkekler ve mütevazı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve kadınlar (var ya) Allah bunlara bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.

 

Mümin 40- Kim bir kötülük işlerse ancak onun misli ile cezalandırılır. Erkek ve kadından her kim de mümin olarak iyi bir amel işlerse işte onlar cennete girerler. Orada hesapsız olarak rızıklandırılırlar.

 

Nisa 124- Mümin olduğu halde erkek ve kadından kim bir takım salih amellerde bulunursa işte bu gibiler, cennete girerler ve zerre kadar zulmedilmezler

 

Tevbe 71- Erkek ve kadın bütün müminler, birbirlerinin yardımcılarıdır. İyiliği emrederler, fenalıktan alıkoyarlar, namazı gereği üzere kılarlar, zekâtı verirler, Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunları, muhakkak surette Allah rahmetiyle bağışlayacaktır. Gerçekten Allah Aziz’dir (Her şeye galiptir), Hâkim’dir (hükmünde hikmet sahibidir).

Bakara 228- Erkeklerin (meşru surette) kadınlar üzerindeki hakları gibi kadınların da onlar üzerinde hakları vardır. Yalnız erkekler, kadınlar üzerine (mehir ve nafaka bakımından) daha üstün bir dereceye sahiptirler. Allah izzet sahibidir, hikmet sahibidir.

Not: Erkek ve kadın, eşinden hak iddia etmekten çok öncelikle eşime karşı görevimi yaptım mı? diye kendilerini sorgulaması ve gereken görevlerini söyletmeden yerine getirmeleri gerekir yoksa ellerindeki hazır imkanlarını da kaybedebilirler.

Nisa 34- Erkekler, kadınlar üzerine idareci ve hâkimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (kadınlarına) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, (Allah’a) itaatkârdırlar ve Allah kendilerini koruduğu cihetle, kocalarının gıyabında ırz ve mallarını muhafaza ederler…

Not: Yukarıdaki ayeti çiğnemek, batıla kaymak olur ki bu da haddini bilmemektir.

Nisa 128- … (Ailede) Sulh, en hayırlı bir iştir…

 

Rad 20- Onlar ki Allah’ın tevhit ahdini yerine getirirler, verdikleri sözü bozmazlar. 21- Onlar ki Allah’ın gözetilmesini emrettiği hakları gözetirler (akrabalık bağlarını devam ettirirler ve iyilikte bulunurlar), Rablerine saygı beslerler ve kötü hesaptan korkarlar. 22- Onlar ki Rablerinin rızasını kazanmak için sabrederler, namazı gereği üzere kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve aşikâr harcarlar, kötülüğü de iyilikle savarlar, işte bunlar (adı geçenler var ya) ahiret saadeti onlar içindir. 23- O saadet, Adn cennetleridir. Atalarından, zevcelerinden ve zürriyetlerinden (soylarından) salih olanlarla beraber o cennetlere girecekler. Melekler de her kapıdan yanlarına vararak şöyle diyecekler: 24- “Sabrettiğiniz için size selâm olsun! Ahiret saadeti ne güzeldir!...