KONUYU OKU
4. İSLAM’IN YAPISININ VAHYE DAYANMASI VE ÖZELLİĞİ
İslam’ın Anlaşılmasının Önündeki Engeller

İSLAM’ IN ANLAŞILMASININ ÖNÜNDEKİ ENGELLER

 

1) Tüm dünyada İslam’a karşı bilgi eksikliği nedeniyle sağlıklı bilgiye tam ulaşılamaması ve bazı ulaştığını zannedenlerin de davalarına sahip çıkmayışları,

 

2) İslam ülkelerinde genellikle ailelerin;

      a) Benim çocuğum iyi olur diye kendilerine ve çocuklarına güvenmeleri, ardından mahcup edici işlerle karşılaşmaları ve bazen kötü örnek olmaları,

      b) Zaten biz müslümanız diye kendilerini eksiksiz görmeleri, hâlbuki kulaktan dolma bilgiler ile yetinmeleri,

      c) Derin bilgi eksikliği nedeniyle İslam’ın gerçeklerini ve çağın gereklerini nesillerine aktaramayışları,

      d) Çocuklarını tahsil veya meslek sahibi yapacağım diye dini eğitimlerini tatil dönemlerine bırakma hataları vs.

 

3) Birçok kurumlarda ve sosyal hayatta bazen kadeh tokuşturmak gibi rezaletlerin ve diğer haramların bile görgü kuralı haline getirilmesi, bu haramları işlemeyenlerin helak olan kavimlerde olduğu gibi ayıplanması veya uzaklaştırılması,

 

4) Tevbe yapılması gereken işlerde bile bazılarının günahıyla öğünmesi, şamata yapması, bazılarında da bu rezaleti bir gelişme olarak değerlendirmesi vs.

 

5) Soğuk savaşla tahribatı ve kazançlarını arttırmak için birçok kurumda olduğu gibi reklâmlarda dahi cinselliğin sürekli gündemde tutulması,

 

6) İslam’ı, yaşam tarzı değil de bir vicdan işi diye değerlendirici propagandalar,

 

7) Batı taklitçiliği ile başlayan kültür istilası ile öz yurdunda bile fakirleşme, paryalaşma (köleleşme) sürecinin yaşanması ve Batı’ ya karşı aşağılık duyma,

 

8) Camide ağlayan, düğünde oynayan mozaik ve devşirme bir kişiliğin çoğalması,

 

9) Düğün, nişan ve diğer mutlu veya acı günlerde İslam’ ı ikinci plana iterek adet ve gelenek kalıntılarının tartışılamaz bir şekilde ön plana geçirilmesi,

 

10) Aynı inancı paylaşan insanların iş veya ekonomik bahanelerden dolayı kolay kolay yüz yüze gelemeyişleri veya ilmi sohbet çevresi oluşturamayışları,

 

11) Hak, batıl demeden ve araştırmadan sünnete zıt düşen bidatleri ve mezheplerini din haline getirmeleri, atalarının inançlarına bağlı kalmayı onur ve gurur meselesi yapmaları, eski kabile taassubunu sürdürmeleri ve bir türlü ümmet bilincine geçemeyişleri,

 

12) Kendilerini mükemmel gören Hıristiyan, Yahudi ve Budist tarikatlarının dogmatikliği ve özgür araştırma ve eleştiriye kapılarını kapamaları, buna rağmen Allah ile aralarına güya yaklaştırıcı aracılar oluşturmaları,

 

13) Baskı ve çıkar gruplarının hezeyanları nedeniyle basın, yayın, eğitim ve öğretimde dokunulmazlık veya özerklik zırhına bürünerek özgür araştırmayı engellemeleri ve bunu aşmaya kalkanları dinci, irticacı diye tehdit ederek korkutmaları,

 

14) İslam ülkelerindeki oryantalistlerin;

      a) Sağ - sol, Şii ve Sünni ihtilafı çıkarma çabaları,

      b) Rütbe, kariyer, makam ve mevkide bir üste gurur, bir asta kompleks aşılayarak sürüp giden bir kompleks zinciri oluşturmaları,

 

15) Genellikle İslam ülkelerinde;

      a) Hantallaşmış dini kurumların kendilerini yenileyemeyişi, teknikte ve sosyalleşmede halktan geride kalmaları ve dünya ile entegre olamayışları,

      b) Misyonerlerin birçok dalda ihtisaslı olmalarına rağmen İslam ülkelerindeki din görevlilerinin yetersizlikleri, örneğin;

                  a) Bir türlü Kur’an, tefsir, hadis, siyer, dini musiki yanında bir de sosyal bilim, yabancı dil ve fen alanında ihtisas yapmanın yaygınlaşmaması veya yetersiz olması,

                     b) Halk tabakalarına karşı estetik, temizlik, kıyafet, nezaket ve diyalog konularındaki eksiklikleri,

                  c) Hak dini yaşamak ve tebliğ etmekten çok geçim aracı haline getirmeleri, her fırsatta yardım istemeleri,

                  d) Globalleşen dünyada her müftünün bir doçent veya profesör olmaması, her imamın da bir araştırma tezinin bulunmaması çok büyük bir eksikliktir.

 

16) Kendilerinin müslüman olduğunu iddia etmelerine rağmen bazı insanların;

      a) Müslümanlığı beğenmeyen ve sıratı müstakime kin ve nefret pompalayan kendini bilmez sözde aydınların açık oturumlarda bilmediği konularda bilgiçlik taslamaları,

      b) Bir veya birkaç müslümanın kusurunu istismar ederek tüm müslümanları kötüleme kampanyaları düzenlemektedirler. Buna karşı bazı radikal geçinenlerin de baskıcı ve korku verici militan görüntüleri ve aldığı terörist damgası düzeltilmelidir,

      c) Bütün bu insanlar bilgiçlik taslama ve slogan atma yerine Kur’an ve sünnetin hükümleri ile kendilerini test etmelidirler,

      d) Yoksa tarihte Kur’an’ ı kabul ettiği halde sünnete önem vermeyen ekollerin dalalete düşmelerine rağmen cehaletlerini görmeyişleri ve bitişleri unutulmamalıdır.

 

17) Sözde İslam adına olduğunu iddia edenlerden;

      a) Hem Kur’an, tefsir, hadis, fıkıh, bilim, teknoloji, ekonomi ve siyaset bilgisi hem de eğitim ve öğretim yöntemleri yetersiz olanlar, buna rağmen İslam narası atanlar,

      b) İslam kardeşliğinden çok grup kardeşliğine öncelik verenler,

      c) Dışa açılamayan tıkanmış öncüleri bulunanlar,

      d) Irkçılığı yenemeyen ve aşırılığa kaçanlar,

      e)Tatlı dilli olmaktan ve nezaketten uzak olanlar,

      f) Birbirlerine karşı adeta kör, sağır ve önyargılı olanlar,

      g) Kitap okumaya dahi sınır koyarak, selamı dahi kestiren çok baskıcı ve halkın çok gerilerlerinden gelen cemaatçiliğin, grupçuluğun veya benzerlerinin olması İslam’ a fayda yerine zarar vermektedir. Bunu da önlemenin yolu Berlin duvarının bile kalktığını görmek ve birleştirici âlimleri çoğaltmaktan ve görsel yayınları acilen yaygınlaştırmaktan geçmektedir.

 

      18) Toplumlar;

      a) Cahilleştikçe ve fakirleştikçe haset ve hırsla etnik mücadeleye daha doğrusu çıkmaz sokaklara koşmaktadırlar,

      b) Hâlbuki İslam’ a yönelseler Allah çöl bölgesinde olan Mekke’ ye İslam’ la bereket ve eminlik vermesi gibi belki kendilerine de zafer verecektir.

 

      19) Bir başka engel de özlenen İslam kardeşliğine zarar veren, hayalleri yıkan ve menfaati, ırkçılığı ve yağmalamayı öne geçiren basiretsiz partizanlığın olması,

 

20) En küçükten en büyüğe doğru kurumların;

      a) Yapması gereken sosyal hizmetleri ikinci plana iterek konumlarını gelecekteki çıkarlarına göre ayarlamaları,

      b) Maneviyatsız, hastalıklı bir demokrasi ve kuşkucu bir laiklik bahanesi ile dini toplumsal hayatın dışına doğru çıkarmaya çalışmaları,

      c) Bazı meşhur sözde aydınların İslam’ a kayıtsız şartsız kapılarını kapamaları vs.

 

21) Her bilim;

      a) Kendi alanındaki olayların niçinini ve yaratanla bağlantısını anlatması gerekirken bunu es geçerek olayların ve varlıkların sanki kendi başına oluyormuş gibi kör bir oluşum gibi anlatmaları.

      b) Hâlbuki ilim inanmayı gerektirirken ateist eğitim ve öğretim ve diğer negatif yaklaşımlar adeta inanmamaya götürmektedir.

      c) Örneğin fen bilimlerinde insan, hayvan, bitki organizmaları her yönü ile anlatılırken, bunları yaratanla ilişkisinden hiç bahsetmeyişleri bir eksikliktir.

 

22) Allah katında tek dinin İslam olduğu halde sosyal bilimlerin dinleri genelleyerek hepsini birbirine eşit ve tarihin bir ürünü olarak göstermeleri.

 

23) Yüzyıllardır her toplumsal değişimde ve siyasi krizlerde fikir adamları ve kitapları gözetime alınmış, bazı kitaplar yağmur altında çürütülmüş ve halk okumaktan ürkütülmüş, spor, müzik ve diğer eğlenceler ilgi noktası yapılmıştır.

 

24) Tahrif edilmiş Hıristiyanlığı pek mantıklı bulmadıklarından Batı da aydın tabaka kiliseden uzaklaşmakta ve derinden derine kilise yalnızlaşmaktadır. Kilise bu yalnızlaşmayı aşmak için yoksul bölgelere ve ülkelere yönelerek bu ülkelerde ilaç, gıda ve para yardımı ve bedava İncil dağıtımı ile Hıristiyanlığı yayma çabalarını artırmasına rağmen müslümanların bu gelişmelere duyarsız kalması ve İslam’ i kitapların pahalı olması vs. bir talihsizliktir.

 

25) Çağlar boyu;

      a) Batıda ve doğuda bilimsel araştırmacıların ve destekçisi olan insanların önüne zindanlar veya yasaklar koyarken İslam’ a saldıran yazarların ise korunması,

      b) Tarih ilmi tarafsız olacakken tarihi överek veya kötüleyerek anlatıp tarihi siyasallaştırma çabaları,

      c) Toplumu yaşlansa da çocuksu düşünmeyi ve yaklaşımları aşamayan basit festivallere şartlandırma ve kat kat cehalete itme,

      d) Yeni nesillerin bilinçaltında belirsizlik, inançsızlık üreten eğitim ve öğretimin yaygınlaştırılması,

      e) Kendisi ile barışık olmayan, fiziki ve psikolojik yapısından rahatsız olan kompleksli ve yardakçı insanların çoğaltılması ve bazı kurumlarda idareci yapılması,

      f) Toplumların geleceğinde ve kaderinde etkili olan olayları iyi görememeleri,

      g) Kur’an-ı Kerim’ i iyi anlama ve güzel anlatma ve İslam’ i yaşama yarışmaları yapılması gerekirken hep güzel okuma yarışmalarına öncelik verilmesi,

      h) İslam ülkelerinin yaralı bir coğrafyaya sahip olması. Özellikle 20. yy.’ ın başından beri işgal ve sürgün görmüş, evi yıkılmış veya namusu ile oynanmış insanların kontrol edilemeyen öfkeleri ve intiharları terör damgasına neden olmaktadır. İşgal edenlerin işgal ettikleri değil de zalim bir yaklaşımla mazlumların işgale karşı mücadelelerini hep terör olarak değerlendirerek İslam’ ın gelecekteki engellenemeyecek yayılışının ve başarısının önü kesilmeye çalışılmaktadır.

 

Gerçekleri gölgeleyerek ve birçok toplumları heyecanlı bir inkârda şartlandırmaya iten ve iman konusunun önüne perde çeken  emel ve reflekslerine bazı örnekler verirsek;

ABD’ nin Dünya jandarmalığı ideali,

İngiltere’ nin Güneş batmayan ülke gururu,

Yunanistan’ ın Hellenizm ideali,

Japonya’ nın Güneşin oğlu düşüncesi,

İsrail’ in Arzul Mevud ideali,

Hindistan’ ın Uzak doğu jandarmalığı arzusu,

Sırp’ ların Büyük Sırbistan ideali,

Rus’ ların Yayılmacı ve sıcak sulara inme idealleri,

Ermeni’ lerin Soykırım iddiaları vs.

 

Bazı ülkelerin buna benzer;

      a) Bitmez tükenmez çıkar çatışmaları,                

      b) Müslüman’ı cahil, fakir ve pasaklı olur diye ön yargı ile değerlendirmeleri,        

      c) Güçlüyse haklı, fakirse suçlu gibi ön yargılı yaklaşımları,

      d) Bazı olur olmaz ferdi kusurları büyüterek veya bahane ederek kırgınlık bahaneleri;

                  a) İslam’ ı araştırmalarına,

                  b) Kendi zincirlerini kırmalarına,

                  c) Geçici de olsa İslam’ ın nurlu yüzünü görmelerine engel olmaktadır.

 

Özetlersek;

 

1) İslam tüm yaratılmışların dini ve sonsuza giden bir yolculuktur;

      a) Allah’ ın tek dinidir ve başka bir dini de kabul etmemektedir

      b) Hicr 9 / 261’ e göre “ onu biz indirdik ve biz koruyacağız “ buyurduğu için herhangi bir millet onu biz koruduk diyemez, sadece ona hizmet edebilir ve hizmet eden fert veya toplum da itibar ve şeref kazanır, O’ na karşı gelenler de kendilerine ve geleceklerine yazık ederler.

 

2) İslam;

      a) İnsanların tek kurtuluş kapısıdır, bu böyle bilinmeli ve karar kılınmalıdır,

      b) Bu nedenle insanlar başka seçenek aramamalıdır.

 

3) İnanan kişiler inancının ve hayatının doğruluğunu veya yanlışlığını Allah’ ın ve onun peygamberinin hükümleri ile test etmelidir.

 

4) İnandım demesine rağmen İslam’ ı ve müslümanları;

      a) Yobazlıkla,

      b) İrticacılıkla,

      c) Gericilikle suçlayanların bilmeseler de müslümanlıkla ilgi ve alakalarının kalmayacağını bilmelidirler.

 

5) Unutulmamalı ki seçilen bir yol;

      a) Ya doğrudur,

      b) Ya yanlıştır,

      c) Üçüncü bir seçenek yoktur.

 

Sonuç olarak;

 

Üzülerek ifade edelim ki İslam’ ın önündeki en büyük engel;

      a) Çağı, kendini ve düşmanını tanımadan yaşayan,

      b) Batı karşısında geri kalmışlığın verdiği eziklikle yaşayanların karamsarlığı,

      c) Nefsini, kusurlarını, çıkar ve zevklerini davasının önüne geçiren,

      d) Bedel ödemeden İslam’ ı miras alan büyük meseleleri basitleştiren ve basit meseleleri büyüten ve İslam’ ın çok gerisinde kalan, cihad ruhu ölmüş, taklitçi, faiz ve ırkçılık depremzedesi olmuş ve çürümeye yüz tutmuş, İslam’ ı tam değil de bir kenarından tutan plansız, programsız gafil, sözde müslüman kitlelerin oluşturduğu kendini sorgulamayan kalabalıklardır.