KONUYU OKU
39. TEBLİĞ
Tebliğin Arka Planı

TEBLİĞİN ARKA PLANI

 

Bu konuda Allah’ın El-Hadi ve Er-Reşid isimlerinden faydalanmalıdır.

Vakıa 79 / 536 – Kur’an’a temiz olanlardan başkası dokunamaz. 

Bu açıklamaya göre tebliğ ile fasıklık bir arada gitmez.

Gösteriş yaparak, gizli gizli günah işleyerek ve abdestsiz okuyarak ona gerekli önem verilemez ancak abdestli ve kalp temizliği ile okuyarak ve saygı göstererek, ahlaklı yaşayarak, yücelterek ve onun uğrunda koşturarak hakkı verilebilir.

 

1) Her meslek mensubu gibi tebliğci de;

      a) Belli bir eğitim, öğretim ve tecrübeden geçmelidir. Çünkü kendi elemanını eğitip yetiştirmeyen hiçbir dava başarılı olamaz. Eğer tebliğci kalitesiz ve yetersiz olursa faydalı olma yerine zararlı olur, örneğin zamansız toplanan meyvenin yere veya çöpe dökülmesi gibi zamansız ve dengesiz yapılan tebliğler de bu meyvelerin sonucunu çağrıştırmalıdır.  

      b) Tebliğci davasına ve başaracağına önce kendisini inandırmalı,

      c) İslam’ ı ve insan psikolojisini, toplumun sosyal ve ekonomik yönünü çok iyi bilmeli, örneğin insanların mahzun olduğu zamanlarında teselli ve tebliğe daha yakın olacaklarını, çok neşeli ve kazançlı zamanlarında ise tebliğe biraz uzak olabileceklerini görebilmeli,

      d) Edinilen tecrübelerle geçmişi, günümüzü ve geleceği görebilmeli, çünkü ısınmayan sobanın ısıtamayacağını ve hakkı göremeyenin de hakkı gösteremeyeceğini herkes bilmektedir.

      e) Hz. Peygamberimize varis olmayı, tatlı dil ve güler yüzlü olmayı kendisine ilke edinmeli, çalışmanın temeli Hz. Peygamberimize ulaşmalı ve zaman zaman sil baştan tavırlara girmemelidir.

      f) Çünkü bu din Firavuna bile yumuşak söylenmesini emrederken müslümana sert davranmanın İslam’ i bir metot olmadığını çok iyi bilmelidir.

      g) Kötülerden ve kötülüklerden nefret eden hatta tiksinen ve yakınan insanlar görüldüğünde hidayeti bulmalarına hemen yardımcı olmalıdır.

 

2) Araştırmalar;

      a) Hz. Peygamberimizin eğitim, öğretim ve tebliğ için tek insanı bile azarladığını veya tokatladığını kimse gösterememiştir. Halbuki günümüzde imanı, ibadeti pekiştirmeden korkutma, yasaklama, zorlama, ezber yaptırma vs. kapıdan değilde pencereden girme çabasına benzediğinden genelikle İslam’ dan soğumalara neden olmaktadır.

      b) Sözde İslam adına yapılan şiddet ve sertlik hareketleri haklı davayı haksız duruma düşürebilir.

      c) Şahsında ve evinde İslam’ ı yaşamadığı halde İslam adına atılan sloganlar ve yapılan taşkınlıklar, karşıtlarına yapılan kahrolsun gibi beddualar İslam’ ın ve gerçek müslümanların vakarlı duruşuna perde olmaktadır.

      d) İslam’ ı tam öğrenmeden İslam kardeşliği adına yapılan ekonomik ortaklıklar da faydadan çok zarar vermiştir.

 

3) Acı tecrübeler göstermiştir ki;

      a) İslam adına meczupvari militanlık, silah veya taş kullanmak bırakın tebliği ve diyalogu, 

      b) Adeta kuzunun üstüne kurdu çağrıştırmış ve birtakım acı katliamlara neden olmuştur ve olmaktadır. Çünkü yeteri kadar “ oku emrini “ yerine getiremeyenler “ kalk uyar “ sürecinde de başarılı olamamaktadır. Hatta hazır ki kazanımları da kaybettirmektedir.

 

4) Tebliğe;

      a) Ne adetlerimizi, 

      b) Ne öfkeli mizacımızı,

      c) Ne özel sorunlarımızı,

      d) Ne de menfaatimizi karıştırmadan,

      e) Sırf Allah’ ın ayetleri ve Resulünün örnek hayatı gibi eminlikle İslam’ a çağırmalıyız.

 Çünkü doğruluk ve dürüstülük sessiz görünse de aslında en sesli tebliğdir.

 

5) Tebliği yaparken Peygamberimiz örnek alınmalıdır. Örneğin onun;

      a) Zayıflara ve güçlülere ayrıcalık tanımadan yaklaşımını,

      b) Yöneticilere mektup göndermesi ile hem tabandan hem tavandan gitmesini,

      c) Suffa eğitim merkezi ile öncüler yetiştirmesini,

      d) Çeşitli bölgelere tebliğciler göndermesini ve tebliğ için ücret istemeyişini,

      e) Gelen heyetlere İslam’ ı anlatmasını vs.

 

6) Tebliğci zamanla bilgi tecrübe ve hazır cevaplılığını artırmalı;

      a) İlmen derinliğe, ruhen sevgi ve saygıya, bedenen katlanmaya, maddeten güçlenmeye giderek Allah’ ın rızasını her şeyi üstünde tutmalı,

      b) Her fırsatta kendini öz eleştiriye tutarak aşırılıklara kaçmamalı,

      c) Affedici birleştirici lidersi özellikler kazanmalı,

      d) Azimle yılmadan diriltme çabalarını artırmalı,

      e) Bir yandan tebliği yürüterek diğer yandan tebliğci elemanlar yetiştirmeli,

      f) Zamanı iyi ayarlayarak yeni yeni muhitler oluşturmalı,

      g) Özellikle kalabalıkları tercih etmeli,

      h) Muhtaç, hasta, cenaze, düğün gibi olayları tebliğ için iyi değerlendirmeli,

      ı) Amir, müdür, başkanlara saygıda kusur etmeyerek hem lider hem de taraftarlarının gönlünde taht kurmalı,

      i) Daima ümitli ve sabırlı olmalı ve çevresine sevinç dağıtmalı,

      j) Tebliğ ederken kesinlikle tartışmaya girmemeli,

      k) Daima kolaylaştırıcı ve güzel yönleri gösterici ve düşündürücü olmalı,

      l) Yakınlaşma yolu ararken ve değer verirken kusur etmemeli,

      m) Aile, akraba, etkin ve hayırsever insanların desteğini alarak halkla bütünleşmeye çalışmalı,

      n) Gidemediğin yer ve Allah için veremediğin şey senin değildir parolası ile hareket etmeli,

      o) Metotsuz çalışma faydasız sermayeye benzediği için metotlu çalışmalı,

      ö) Hem günah işleyen hem de tebliğ yapan insan aslında kirli bir insan olduğu için      Allah‘ın böylelerine tebliğ etme şerefini vermeyeceğini bilmeli. Çünkü İslam’ a ancak temiz ahlaklı olanlar hizmet edebilir.

 

7) Tebliğci başarılı olabilmesi için daima ikram edici ve ileri görüşlü olmalıdır;

      a) İletişimi başlatan, devam ettiren ve iletişimi kesen davranışları çok iyi bilmeli,

      b) Bunun için ziyarete, ziyafete ve zarafete dikkat etmelidir,

            c) Yoksa iletişimi ve dostluğu artırıcı faktörleri bilmeden bu görevde başarılı olamayacakları bilinmelidir.