KONUYU OKU
38. ÖLÜMÜN PSİKOLOJİK YÖNÜ
Ebedi Hayata Yolculuk Nasıldır?

ÖLÜMÜN PSİKOLOJİK YÖNÜ VE EBEDİ HAYATA YOLCULUK NASILDIR? SORUSUNA

BU AYETLER VE HADİSLER IŞIĞINDA CEVAPLAR

 

ÖLÜMÜN PSİKOLOJİK YÖNÜ

 

1) İnsanlar nerede olursa olsunlar, ne kadar kaçarsa kaçsınlar çaresiz olarak ölüm gelecektir,

2) Ölüm anında can boğaza dayandığı zaman o vakit siz bakar durursunuz o anda biz ona (ölecek kişiye) sizden daha yakınız ama siz bizi göremezsiniz,

3) Ölüm esnasında can köprücük kemiğine dayanır o zaman “ bunu tedavi edebilecek kimdir? “ denir, artık can çekişen bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar ve ölümün dehşetinden tümden ayakları birbirine dolaşır,

4) Melekler de Allah’ ı öfkelendiren ve onun razı olmayacağı şeyleri yapan inkârcıların yüzlerine, sırtlarına vurarak canlarını alırlar,

5) Kâfirler hakkı işitince yüzlerini buruşturup sırtlarını döndükleri için bu bölgelere vurularak canlarının çok acıklı bir şekilde alınacağına işaret edilmektedir,

6) İnkârla nefislerine zülüm edenlerin canlarını melekler alırken onlar “ Biz hiçbir fenalık yapmıyorduk “ derler,

7) Melekler kâfirlerin ruhlarını bedenlerinin derinliklerden şiddetle çekip çıkararak alırlar, mü’minlerin ruhlarını ise usulcacık çekip alırlar,

8) Melekler haramlardan, şüpheli işlerden ve şirkten sakınanların canlarını hoş ve rahat oldukları bir halde alırlar, ayrıca “ Selam size, yapmış olduğunuz güzel işlerin mükâfatı olarak girin cennete. “ derler,

9) H. Ş. göre pasifleşmek için değil aksine aktif bir ahiret hazırlığı için kadınları dul, çocukları öksüz, evleri ıssız bırakan ve zevklerin tadını bozan ölümü her fırsatta düşünmeli ve tam hazırlanmalıdır, 

10) H. Ş. göre daima kötü işlerden kaçınarak iyilikler ve iyiler içinde yaşamalıdır, çünkü her an ve her hal üzere ölüm gelebileceğinden tedbir ve tevekkül üzere olmalıdır.

 

KIYAMETİN KOPUŞU

 

1) Kıyamet olayı yerde ve gökte olanlar için tahammül edemeyecekleri kadar büyük bir ses ve sarsıntı şeklinde ansızın gelecektir, 

2) İşte o anda insanlar ne bir vasiyette bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler,

3) Kıyamet anında müthiş bir deprem olacak ve o gün her emzikli kadın emzirdiği çocuğunu unutacak ve fırlatıp atıverecek, elinde olmayarak korku ve dehşetten her hamile kadın çocuğunu düşürecek, Allah’ ın azabının çok şiddetli olmasından insanlar sarhoş olmadığı halde adeta sarhoş gibi görüneceklerdir,

4) Kıyamet günü insanlar korkularından yayılıp saçılan kelebekler gibi olacaklar, dağlar da atılıp savrulan renkli yünler gibi olacaktır.

 

MAHŞER SAHNELERİ

 

1) Kıyamet gününde insanlar gözleri korku içinde zelil bir şekilde kabirlerinden çıkacaklar ve birbirlerinin üzerine düşerek yığılan çekirgeler gibi olacaklar, kendilerine yapılan çağrıya doğru boyunlarını uzatarak süratle koşacaklar, kâfirler de: “ Bu çok çetin ve şiddetli bir gündür. ” diyeceklerdir,

2) Kabirlerinden çıkanlar engelleyemeyecekleri saf ateşten bir alev ve dumanla mahşere doğru sevk edileceklerdir,

3) O gün herkesin yanında bir sevk edici ve bir de şahitlik edecek melek bulunacak ve     “ senden bütün perdeleri kaldırdık, bütün gerçekleri görebileceksin ve artık gözün keskindir “ denecektir,

4) O gün inkârcılar kendilerinin bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacağını sezecekler,

5) O gün öyle acı bir gün ki Rahman’ ın büyüklüğünden korkup sesler kısılacaktır ve artık korkudan kaynaklanan bir hışırtıdan başka hiçbir şey işitilmeyecektir,

6) Kitabını oku, bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter denilecektir,

7) “ Eyvah bize, bu deftere ne olmuş, günahlarımızdan küçük-büyük bırakmayıp hepsini toplamış. ” diyecekler,

8) Bu gün dilleri tutulacağı gündür, inkârcıların kendilerine izin verilmez ki özür dilesinler,

9) O gün insan iyi veya kötü olarak ne yaptığını anlayacaktır,

10) İnkârcılar yaptıklarını o gün birer birer hatırlar ve “ Keşke bu hayatım için bir şeyler yapıp gönderseydim. “ der,

11) Yine o gün insanlar huzura alınır ve hiçbir sır gizli kalmaz, kitabı sağ eline verilmiş olan kimse sevincinden der ki: “ Gelin kitabımı okuyun.”, kitabı sol eline verilenler ise “ Keşke kitabım bana verilmeseydi, hesabımın da ne olduğunu bilmeseydim, ne olurdu ölüm kati ( işimi bitirmiş ) olaydı da bir daha dirilmeseydim, malım ve tüm varlığım bana fayda vermedi, üstelik de mahvoldu ” diye kelime ile ifade edilemeyecek derecede üzülür,

12) O gün insan: “ Kaçacak yer neresi der? “, ona “ Kaçıp sığınacak yer yoktur, sığınacak yer sadece Rabbinin huzurudur. “ denir,

13) Ateş onları gördüğü vakit galeyan ve homurdanışını artıracak ve o kâfirler de bunu işitecekler, elleri boyunlarına bağlı olarak o ateşin dar bir yerine atıldıkları vakit “ Ey helak, ey yok oluş neredesin, yetiş. “ diye bağırırlar, onlara: “ Bir kere değil birçok defa bağırsanız da, helak olmayı isteseniz de boşunadır .“ denilecektir,

14) İnkâr edenler ateşin karşısında durduklarında: “ Ah ne olurdu biz dünyaya geri çevrilsek de, Rabbimizin ayetlerini inkâr etmesek, mü’minlerden olsak. “ diyeceklerdir,

15) O gün hiçbir aile ve akraba yardımlaşması ve birbirlerinin halini sorması mümkün değildir, 

16) O gün inkârcılar mahşerde hesap anında dünya dolusu altın verecek olsa bile asla kabul olunmayacak ve kendilerine yardım edecek kimse de bulamayacaktır,

17) O gün inkârcılar “ Bizi cehennemden çıkarın. “ diye feryat ederler, onlara cevap olarak Allah “ Size düşünecek kimsenin düşüneceği kadar ömür vermedik mi?, Size uyarıcı da gelmedi mi ?  Öyle ise şimdi yakınmayın tadın azabı “ denilecektir,

18) A’ raf ehli cennet halkına uzaktan bakar ve onlara “ Selam size “ diye seslenirler, cehennem tarafına bakar ve “ Ey Rabbimiz, bizi zalimler topluluğu ile beraber yapma. “ derler, kâfirlerin elebaşlarına da dönerek “ Çokluğunuz, büyüklük taslamanız size hiçbir yarar  sağlamadı “ derler.

19) Bu esnada H. Ş. göre üç yerde kimse kimseyi hatırlamayacaktır; terazisinin ağır veya hafif çektiğini öğreninceye kadar terazide, amel defterinin sağ elinde mi, sol elinde mi, yoksa arkasında mı, olduğunu öğreninceye kadar, sıratta; sırat cehennemin üstüne konulduğu zaman.

 

CENNETTEN BAZI KESİTLER

 

1) Allah’ a karşı gelmekten sakınanlara vaat edilen cennette;

a) Bozulmayan sudan ırmaklar,

b) Tadı değişmeyen sütten ırmaklar,

c) İçenlere lezzet verip sarhoşluk vermeyen tatlı içecekten ırmaklar,

d) Süzme baldan ırmaklar vardır,

e) Ayrıca her çeşit meyveden,

f) Bir de Rableri tarafından bir bağışlanma vardır,

g) Kesinlikle cehennem ehli gibi kaynar su içirilip de bu suyun bağırsaklarını parçaladığı kimseler gibi de olmayacaklardır.

 

2) Amel defteri sağdan verilenler cennet bahçesinde;

a) Düzgün ve dikensiz kiraz ağaçları,

b)  Meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları,

c)  Uzamış gölgeler,

d)  Çağlayarak devamlı akan ırmak kenarındadırlar, 

e) Tükenmeyen ve yasaklanmayan sayısız meyveler içindedirler,

f) Ve kabartılmış yumuşak döşekler üstündedirler.

 

3) Onların yüzünde nimetlerin sevincini görürsün.

 

4) Cennetin bu güzelliklerine karşı cehennemde bir yıkılış sahnesi olarak cehennemlikler cennetliklere şöyle seslenecekler: Suyunuzdan veya Allah’ ın size verdiği rızıktan, meyvelerden biraz da bize akıtın, cennetliklerde; doğrusu Allah bunları kâfirlere haram etti diyeceklerdir.