KONUYU OKU
27. TEKNOLOJİ VE MEDENİYET
Felsefe Ve Felsefenin Öz Eleştirisi

8) Toplumların değişmesinde ve gelişmesinde felsefenin olumlu veya olumsuz etkisi olduğu için felsefe iyi tahlil edilmelidir.

Bu bağlamda;

 

FELSEFENİN ÖZ ELEŞTİRİSİ

 

İnsan kendisini, çevreleyen dünyayı, dünyanın ötesini, içinde yaşadığı toplumu, tarihini, şimdi ve geleceğini tüm yönleri ile tanımak ve bilmek istemektedir. Bu nedenle felsefeye başvurmaktadırlar. Hâlbuki İslam’ ı bilmeden felsefeye dalanlar çöldeki bir insanın serap görmesi ve bu serap hakkında yorumlar yapması gibidir. Fakat İslam’ i bir kimlik ve kişilik kazandıktan sonra felsefe araştırması yapanlar ise daha net ve daha geniş açıdan görerek daha aktif, daha üretken ve daha geniş bir ufka sahip olmaktadırlar.

  

A) FELSEFE

 

1) Felsefe;

      a) Kelime olarak bilgeliği sevme, bilgiyi elde etme arzu ve çabasıdır.

      b) Felsefe yapma; Eski Yunan’ dan günümüze kadar Batılı anlamda dini açıklama ile yetinmeyip veya açıklamalarına dini ve gelenekleri karıştırmadan akılla durmadan dinlenmeden araştırma ile,

                  a) İyiye,

                  b) Doğruya,

                  c) Güzele doğru gitmedir,

                  d) Yani sürekli yolda olmaktır.

 

Daha başka anlamları ise mutlu bir yaşam için bildiklerinin ve bilmediklerinin farkında olma, kendini tanıma, tutarlı düşünme, eylemler sistemi, veriler üzerinde düşünme, bilgi ve objeye eleştirisel bir yaklaşım, düşünce matematiği, doğru ve var olanı algılama, duyum ve olguların bilgisi, bilgilerin imkân ve imkânsızlığını öğrenme, düşüncenin çarpışarak ilerlemesi, bilimleri birleştirme, bilimlerin anası, bilimlerin bilimi, sonsuzluğu yansıtan ayna, kendimize ve etrafımıza bakma, değişme ve evreni değiştirme, sanatın sanatı, hikmetlerin hikmeti, evrensel ve sonsuz şeylerin hakikatini bilme çabası, yaratıcının kanıtlanması olarak tanımlanmıştır.

      c) Kur’an da Zümer 18 / 459’ a göre “ Onlar Kur’an’ ı dinlerler ve en açığını, en güzelini tatbik ederler… “, Hadiste de “ iki günü birbirine eşit olan ziyandadır “ diye belirtildiğinden sürekli iyinin, güzelin, doğrunun daha da ilerisini aramak bakımından yöntemde bazı farklılıklar olsa da şeklen ve amaç bakımından felsefe ile imanî çabanın bazen ortak yönü olduğu görülür.

      d) Felsefenin faydası; açık seçik bilmek için varlığı ve bilgileri eleştirisel bir gözden geçirmeyi ilke edinmesi ve varılan her noktayı sorgulayarak olduğundan daha ileri götürmeye çalışmasıdır ki bu da güzel bir şeydir.

      e) Batılı felsefe temelde akıl ve deneyle vahye alternatif bir çalışma yaparken İslam felsefesi ile uğraşanlar tüm araştırmalarında ürettikleri fikirleri vahyin süzgecinden geçirmeleri bakımından genellikle güzel bir çalışma olmuştur ki bu yaklaşım felsefi açıdan bakanlara;

                  1) Ilımlı, mantıklı, çaplı ve radikal düşünmeyi,

                  2) Kendini daha rahat ve güvenli hissetmeyi,

                  3) Sonuçsuz tartışmanın lüzumsuzluğunu,

                  4) Başarısızlıkta bile pes etmemeyi ve bir çıkış yolu daha aramayı,

                  5) Araştırmadan ve düşünmeden bir şeyi kabul ve reddetmemeyi,

                  6) Vahyin dışında her şeye eleştirisel olarak yaklaşarak daima ufku genişletmeyi,

                  7) Sürekli sorgulayan, çözüm arayan bir kişiliği oluşturması bakımından çok önemlidir ki bu yaklaşım felsefe kongrelerinde de temel alınmalıdır.

 

2) İlk çağdan günümüze kadar felsefeciler;

      a) Epistemoloji ismi ile bilginin kaynağı ve değeri üzerinde çalışmışlar, bilim felsefesi ile de bilginin geçerliliği, güvenilirliği, kaynağı ve çıkış noktaları, kavramları, kuramları, yasaları ve yöntemi sınıflandırılmıştır,

      b) Ontoloji ismi ile varlık üzerinde fikir yürüterek ana maddeyi araştırmışlar; Varlık konusunda varlık var mıdır? Varlık nedir? Varlığın temel ilkesi nedir? Evrenin özü ve varlık nasıl oluşmuş? Gibi soruları derinlemesine sorup cevap aramışlardı,

      c) Metafizik konusunda; bir dış dünya var mıdır? Tanrı ve ruh var mıdır? Gibi sorular sorup cevap aramışlar,

      d) Aksiyoloji ismi ile ahlak felsefesi üzerinde durmuşlardır. Ahlak konusunda; insan eylem esnasında özgür mü? Vicdan karşısında evrensel bir yasa var mı? Ahlaki eylemin amacı nedir? Ahlak yargısının niteliği nedir? Ahlaki eylem de kime karşı sorumluyuz? iyi veya kötü var mı, varsa nedir? Gibi sorular üzerinde araştırma yapmışlardır,

      e) Siyaset konusunda; devletin varlık nedeni, devlet olmalı mı olmamalı mı? İktidar kaynağını nereden alır? Egemenlik türleri, en iyi yönetim biçimi, meşruiyetin ölçütü ve kaynağı, bürokrasiden vazgeçilebilir mi? bireye rağmen devlet veya devlete rağmen birey nasıl korunabilir? İdeal düzen arayışları üzerinde çalışma yapmışlardır,

      f) Sanat alanında; sanat nedir? Nasıl bir etkinliktir? Neler sanat yapıtıdır?

      g) Estetik alanında; güzelin ne olduğu sorulup cevap aranmıştır, bu alanda güzellik, doğruluk, iyi, hoş ve yüce kavramları üzerinde durulmuştur,

      h) Din felsefesi konusunda; tanrının varlığı kanıtlanabilir mi kanıtlanamaz mı? Evrenin yaratılış sorunu, evren öncesiz mi sonrasız mı? Vahiy olanaklı mı? Vahiyle bilgi verilebilir mi? gibi sorular sorup cevapları araştırılmıştır.

 

3) Batılı anlamda felsefeciler;

      a) Toplumun üst kesiminde bulunan,

      b) İleri seviyede düşünen,

      c) Çözümler üreten,

      d) Eleştirileriyle bilimsel ve teknik çalışmaların önünü açan fikir adamları olmasına rağmen Eski Yunan’ dan beri genellikle batılı filozofların fikirleri bazen isabet etse de tam araştırma yapmadan fikir belirttikleri için çoğu kez isabet etmemiştir.

 

4) İlk çağdaki dogmatik doğa filozofları ilk ana madde için;

Thales; su,

Anaksimandros; sınırsız, belirsiz madde,

Anaksimenes; hava ayrıca her şeyin kendiliğinden oluştuğunu,

Phytagoras; matematik yani planlama ve istatistik vs. der, ayrıca evrendeki yasaları tanrısal akıl yönetiyor,

Herakleitos; ateş yani enerji,

Parmenides; değişmeyen bir varlık,

Empedokles; toprak, su, hava, ateş,

Anaksagoras; yaratılmamış tohum,

Demokritos; güçlerini kendisinden alan atomlardır. Evrende amaç ve rastlantı yoktur demiştir.

 

Allah ise;

      a) Evreni önce yoktan modelsiz olarak yarattığını,

      b) Sonra varlıkları sudan yarattığını,

      c) Yine suyla insan neslini devam ettirmekte olduğunu bildirmektedir.

 

İlk çağdaki Fizikçi filozoflara baktığımızda sadece Thales bir noktada doğruyu bulabilmiş, diğerlerinin hiç biri vahyi doğrultuyu bulamamıştır.

Asırlardır bilimsel gelişmelere ve ayrıca gelen vahye rağmen hâlâ günümüzde olaylara İlk Çağ Yunan Düşünceleri ile yaklaşmak bir noktada bütün gelişmeleri ve Kur’an’ ı görmezden gelmedir.